20. Hukuk Dairesi 2013/11143 E. , 2014/4176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ..., 113 ada 1 parsel sayılı 23,45 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kargir su deposu vasfı ile, 156 ada 34 parsel sayılı 46,78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, su deposu ve bahçesi vasfı ile ve 190 da 26 parsel sayılı 51,77 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfı ile belgesizden... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu iddiasıyla, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazlar ve üzerindeki müştemilatın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın reddine, 113 ada 1, 156 ada 34 ve 190 ada 26 parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 10//01/2012 - 08/02/2012 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastro çalışması vardır.
1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 156 ada 34 ve 190 ada 26 parsel sayılı taşınmazların Hazineye ait yerlerden olmayıp, su deposu niteliğiyle köy zilyetliğinde bulunduğu ve köy tüzel kişiliği yararına zilyetlikle kazanma koşulları da oluştuğuna göre 156 ada 34 ve 190 ada 26 sayılı parseller yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
2) Hazinenin 113 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, 113 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu ile fen bilirkişiler tarafından düzenlenen krokiye göre, dört tarafının 101 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili orman içi açıklığı niteliğinde bulunduğu gibi ziraatçi bilirkişi raporuna göre de, tarım arazisi vasfında olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 tarih ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal elkoyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca (Hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır).
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır
Ayrıca; Bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına kanunî olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
O halde; mahkemece, Hazinenin 113 ada 1 sayılı parsele yönelik davasının kabulüne karar vermek gerekirken aksi düşüncelerle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin 156 ada 34 ve 190 ada 26 parseller yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile 113 ada 1 sayılı parsel yönünden hükmün BOZULMASINA 07/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.