3. Hukuk Dairesi 2020/2278 E. , 2020/3057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının maliki bulunduğu taşınmazı çay bahçesi olarak işletmek üzere 22/04/2005 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, taşınmazın boş olarak kendisine teslim edildiğini ve büfe ( kafeterya) haline getirmek amacıyla taşınmazda imalat ve masraflar yaptığını, taşınmazın kendisi tarafından tahliye edilmesiyle birlikte yeniden üçüncü bir kişiye kiraya verildiğini, yapılan faydalı ve zorunlu masraflar nedeniyle tarafına herhangi bir bedel ödenmediğini, davalının sebepsiz zenginleştiğini, kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masrafların değerinin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/100 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 75.000,00 TL nin imalat tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazın 07/04/2005 tarihinde pazarlık usulüyle yapılan ihale neticesinde davacıya 3 yıl süreyle kiraya verildiğini, kira süresinin sona ermesine rağmen davacının kiralananı kullanmaya devam ettiğini, kira sözleşmesi ve şartnamede kiracı tarafından yapılan imalat ve tadilatlar karşılığı bedel ödeneceğine dair herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, kaldı ki kiralananın kapı, cam ve pencerelerinin davacı tarafından sökülerek götürüldüğünün tespit edildiğini, 4916 sayılı Yasanın 4. maddesi gereği, hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesislerin başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal edeceğini, yapı ve tesisi yapanların herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacaklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında 22/04/2005 tarihli kira sözleşmesinin düzenlendiği, taşınmazın boş olarak davacı kiracıya teslim edildiği, taşınmaz üzerindeki yapıların davacı tarafından yapıldığının sabit olduğu, 4916 sayılı Yasanın ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, davacının yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masrafları isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 75.000,00 TL nin 07/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalının temyizi üzerine, Dairemizin 18/03/2019 tarihli ve 2017/5782 Esas 2019/2155 Karar sayılı ilamı ile; "... mahkemece; dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davacının kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masrafları isteyebileceği nazara alınarak, kiracı tarafından yapılan imalatların hangisinin zorunlu ve faydalı masraflar, hangilerinin lüks masraflar olduğunun ayrı ayrı belirlenmesi, belirlenen zorunlu, faydalı ve sökülüp götürülemeyecek imalatların yapım tarihi itibariyle ( kira sözleşmesi başlangıç tarihi ) rayiç bedelleri tespit edilip, kiracının kiralananı kullandığı süreyle orantılı olacak şekilde yıpranma payları da düşülmek suretiyle, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile 75.000 TL nin 07/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı kiracı tarafından kiralananda yapılan imalat ve tadilatların, faydalı ve zorunlu ya da lüks nitelikte olup olmadıkları açıkça belirtilmediği gibi, belirlenen imalat bedelinden kiracının kullanım süresi ile orantılı yıpranma payının da düşülmediği görülmüştür. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hâl böyle olunca, Mahkemece; dosyanın yeniden yeni bir bilirkişi kuruluna tevdii ile davacının kiralanana yapmış olduğu faydalı ve zorunlu masrafları isteyebileceği nazara alınarak, kiracı tarafından yapılan imalatların hangisinin zorunlu ve faydalı masraflar, hangilerinin lüks masraflar olduğunun ayrı ayrı belirlenmesi, belirlenen zorunlu, faydalı ve sökülüp götürülemeyecek imalatların yapım tarihi itibariyle rayiç bedelleri tespit edilip, kiracının kiralananı kullandığı süreyle orantılı olacak şekilde yıpranma payları da düşülmek suretiyle, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,17/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.