Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/912
Karar No: 2020/3152
Karar Tarihi: 18.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/912 Esas 2020/3152 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/912 E.  ,  2020/3152 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekilinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketin ilgili mevzuata aykırı olarak kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve her bir davalı için ayrı ayrı olmak üzere şimdilik 4.000 TL"nin işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; 6719 Sayılı Kanun ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler nedeniyle davaya konu bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ve her iki taraf lehine de vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; Davanın açıldığı tarih itibariyle davacının davadaki haklılık durumu bilinmemekle birlikte dava tarihinde ileri sürülebilen taleplerin 6719 Sayılı Kanun ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklik çerçevesinde ileri sürülemez ve dinlenemez hale geldiği belirtilerek davanın reddine karar vermek gerektiği ancak davalının davadaki haklılığı yasa değişikliği ile ortaya çıktığından, diğer bir deyimle davanın açıldığı tarih itibariyle dinlenebilir talebin dava tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik çerçevesinde dinlenemez hale geldiğinden, davalı tarafın yaptığı yargılama giderleri kendi üzerine bırakılarak vekalet ücreti takdir olunmayacağı gerekçesiyle davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davacı lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin ve davacının yaptığı 116.20 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın "Vergi Ödevi" başlıklı 73 üncü maddesindeki “... Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır...” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri ile belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK"na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
    Ne var ki, 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK"nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
    Yine, 6719 sayılı kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen; Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
    Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
    Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
    Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
    İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
    Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
    Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
    Hal böyle olunca; yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK"nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
    SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1. paragrafında yer alan "Davanın reddine," ifadesinin çıkarılarak yerine; "Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına," ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca, düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 18/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi