3. Hukuk Dairesi 2020/680 E. , 2020/3164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki reçete bedeli kesinti işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Eczanesinin sahibi olduğunu, kısa süreliğine gittiği yurt dışında rahatsızlanması nedeniyle geri dönemediğini, yurt dışında bulunduğu tespit edilen 05.05.2015-25.08.2015 tarihleri arasında kuruma fatura ettiği 306.801,27 TL reçete bedelinin kurum alacaklarından tahsil edileceğinin bildirildiğini beyanla, 14.133.672 TL reçete bedeli kesinti işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalı; 6197 sayılı Kanunun 35. maddesi ile Eczacılar ve eczaneler hakkında yönetmeliğin 7. maddesi gereğince davacının yurt dışında bulunduğu sürede eczanesine mesul müdür tayin edilmediği dönemde resmi reçete karşılama hakkı olmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalı Konya SGK İl Başkanlığı tarafından 07/10/2015 gün 14.133.672 sayılı reçete bedeli kesintisine yönelik işlemin iptali ile taraflar arasındaki çekişmenin bu şekilde giderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-)Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Hükmün gerekçe bölümü, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (.../ ..., .../ ..., ...; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı
HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı ...nun 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine ...nun 27.maddesinin 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Somut olayda; mahkemece ‘’her ne kadar davalı idare tarafından yönlendirme sonucunda haksız olarak ilaç ve reçete temin edilmesi ve aralarındaki protokol hükümlerine aykırılık nedeniyle ceza ve fesih bildiriminde bulunulmuş ise de, bu cezaya konu dayanak olarak gösterilen reçete ve ilaç sahiplerinin dosyadaki beyanları dikkate alındığında davacı tarafın usulsüz belgelere dayanılarak haksız kazanç elde etmeye yönelik bir eyleminin tespit edilemediğinden, yapılan feshin davacı tarafın ticari hayatını sona erdirecek olması nedeniyle orantılılık esasına ve hakkaniyete aykırı olması, yapılan işlemlerin mevzuata aykırı olduğu, usul ve yasaya uygun biçimde ispatlanmamış olması ve ayrıca bu konuda davalı kurumun her hangi bir zararı söz konusu bulunmadığından dosya kapsamı, denetime elverişli ve yerinde görülen bilirkişi raporu ve emsal Yargıtay içtihatları (13. HD 2012/6103-13395) hep birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafa yönelik davaya konu kurum işleminin ve cezasının adaletli ve sözleşmeye uygun bulunmaması nedeniyle davanın kabulüne’’ şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmektedir. Ancak mahkemenin gerekçe olarak belirttiği bu açıklama dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Zira uyuşmazlık konusu; eczacının yerine mesul müdür bırakmadan, 15 günden fazla bir süreliğine, eczanesinde bulunmadığı sırada, eczanesince karşılanan reçete bedellerini kuruma fatura etmesinin sözleşmeye aykırı olması nedeniyle hakkında uygulanan fatura kesintisi işleminin iptaline ilişkindir. Gerekçeli kararda uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bir gerekçe bulunmadığı gibi, yazılan gerekçe de dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Bu sebeple dosyadaki deliller değerlendirilerek denetlemeye elverişli bir gerekçe ile hüküm kurulması gerekmekte olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-)Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle; temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.