15. Ceza Dairesi 2013/26097 E. , 2016/2002 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157, 62, 52/2 ve 53. Maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Temyiz harcının tahsiline dair 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 13. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 1/a bendinin, Anayasa Mahkemesi’nin 29.12.2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 20.10.2011 gün ve 2011/154-142 sayılı kararı ile iptal edildiğinden sanığın temyiz isteminin reddine dair tebliğname görüşüne iştirak edilmeyerek yapılan incelemede;
Katılanın ....de berberlik yaptığı sırada buraya traş olmak için gelen ve .... adını kullanan sanığın, müsteşarlıkta çalıştığını, aynı zamanda şirketi olduğunu söyleyerek katılanda güven telkin ettikten sonra, katılanı .... televizyonunda berber olarak işe yerleştireceğini söylemek suretiyle katılandan fotoğraf, kimlik sureti, ikametgah belgesi ve değişik zamanlarda olmak üzere toplam 10.350,00 TL para aldığı; ancak, daha sonra katılanın sanığı verdiği cep telefon numaralarından aramasına rağmen ulaşamadığı anlaşılmakla; eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki eleştiri ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın, 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla ihlal ederek, değişik zamanlarda birden fazla kez menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi ve adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu halde TCK"nın 58. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın dosyada bulunan ses kayıtlarıyla ilgili bilgilendirilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığına, mahkumiyete yeterli, kesin delil bulunmadığına, atılı suçu işlemediğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23/02/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.