22. Hukuk Dairesi 2015/13342 E. , 2016/22995 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... Bakanlığına bağlı değişik alt işverenler nezdinde ve en son davalı şirket bünyesinde veri giriş kontrol işletmeni olarak çalıştığını, iş sözleşmesini askerlik hizmetini yapmak için feshettiğini belirterek kıdem tazminatı alacağının davalılardan müştereken tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın husumet ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Davalı şirket vekili, davacının 2005 yılından itibaren ...... ve Araştırma Hastanesinde kesintisiz olarak çalıştığını bu sebeple diğer davalının işçisi olduğunu, davalı ... ile aralarında asıl-alt işveren ilişkisi kurulmadığını belirterek davanın redini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliler ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... Bakanlığının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı Kanun"un 3. fıkrasında açıklanmış ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 4857 sayılı Kanun"un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun"un 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.
Somut olayda, ... kayıtları ve tüm dosya içeriğine göre, davacının ... ... ve Araştırma Hastanesinde, değişen alt işverenler nezdinde ve en son davalı ... Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde kesintisiz olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda işyeri devri hükümleri gereğince son alt işveren olan davalı şirketin asıl işveren ... ile birlikte, hesaplanan kıdem tazminatının tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, devreden işveren gibi şirket bünyesinde çalıştığı süre ile sınırlı sorumluluğuna karar verilmesi hatalıdır.
2-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık, hüküm altına alınan kıdem tazminatına faiz yürütülüp yürütülmeyeceği konusundadır.
Dosya içeriğine göre, davacı taraf dava dilekçesinde talep konusu alacağa faiz yürütülmesi talebinde bulunmamıştır. Islah dilekçesinde ise, fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiştir. Bu durumda, taleple bağlılık kuralı gereğince, dava dilekçesi ile talep edilen miktar için faiz işletilmemesi, ıslahla artırılan kısmın, faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, dava konusu tüm alacağın faizi ile hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 10.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.