20. Hukuk Dairesi 2014/2476 E. , 2014/4899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/06/2012
NUMARASI : 2009/25 - 2012/135
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve Hazine vekili ile Orman Yönetimi temsilcisi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, tapu kaydına ve vergi kaydına dayanarak yörede 2003 yılında yapılan ve 23/02/2005 - 23/08/2005 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu sırasında .. Köyü ... Mevkiindeki 3 parsel sayılı 102100 m² yüzölçümündeki taşınmazın tamamının orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yere ait sınırlamanın iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davacıların davasının Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden kabulü ile 3 parsel sayılı taşınmaz hakkında 94 nolu Orman Kadastro Komisyonunca “orman sayılan yerlerden sayılarak orman olarak sınırlandırılmasına” ilişkin işlemin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve Hazine vekili ile Orman Yönetimi temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 23.02.2005 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B ile 1973 yılında yapılıp kesinleşen arazi kadastro çalışması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; davacı gerçek kişilerin dayanağı tapu ve vergi kayıtları ilk oluşumundan itibaren getirtilerek, yöntemince taşınmaza uyup uymadığı saptanmadığı gibi, uzman ormancı bilirkişi tarafından taşınmazın konumu hava fotograflarında gösterilmediği için denetlenememektedir. Yetersiz araştırma ve incelemeye, denetlenemeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde; davacıların dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile
iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu ve vergi kayıtlarının yaşlı ve yöreyi iyi bilen yerel bilirkişiler marifetiyle zemine uygulanmalı; bilinmeyen sınırlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı; bilirkişi ve tanıklardan her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgiler alınmalı; tapu ve vergi kayıtlarının dava konusu taşınmaza uyup uymadığı belirlenmeli; uygulama, fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide tapu kaydı ve vergi kaydı ayrı ayrı gösterilmeli, aynı sınırlar içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli; komşu parseller ile denetlenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.