20. Hukuk Dairesi 2014/2390 E. , 2014/4902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2013
NUMARASI : 2008/451-2013/53
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili ve davalı İ.. E.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, K..Köyü 3 ve 2 parsel sayılı taşınmazların orman kadastro sınırları içinde kaldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 3 parsel sayılı taşınmazın (3A) ile gösterilen 28066,46 m²"lik kısmının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, (3B) ile gösterilen 4089,54 m²"lik kısma yönelik davanın reddine, birleştirilmesine karar verilen 2011/419 Esas sayılı dosya ile davalı Hazine hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, birleştirilmesine karar verilen 2011/370 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın HMK"nun 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, 2 parsel sayılı taşınmazın (2A) ile gösterilen 27952,55 m²"lik kısmının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, (2B-1, 2B-2 ve 3B) ile gösterilen toplam 14636,99 m²"lik kısma yönelik davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili ve davalı İ.. E.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1975 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması vardır.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptaline ilişkindir. Kural olarak; tahdidin kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenir. Mahkemece, kesinleşmiş tahdit uygulaması yapıldığı ve taşınmazın bir kısmının tahdit dışında kaldığı belirlendiği halde, tahditten öncesinin araştırılması yoluna gidilerek, memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumuna göre karar verilmesi doğru değildir. Bundan ayrı; ormanların korunmasına ilişkin Anayasanın 169 ve 6831 sayılı Kanunun 93. maddeleri karşısında, ormanlar üzerinde herhangi bir şerh konulamayacağından, şerh sahibi T.. E..B... A.Ş."nin davaya dahil edilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde; öncelikle, çekişmeli taşınmazların beyanlar hanesinde lehine şerh konulanlara dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye Tebligat Kanununa uygun olarak tebliğ edilerek pasif husumet yaygınlaştırılmalı, daha sonra yörede yapılıp kesinleşen orman kadastro, aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkartma haritaları, işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilân tutanakları ile kadastro paftası bulundukları yerlerden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekili ve davalı İ.. E.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/04/2014 günü oy birliği ile karar verildi.