8. Hukuk Dairesi 2017/13492 E. , 2019/5157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, ....çocuğu olarak ikiz doğan davacılardan ..."ın.... olarak, davacı ..."ın ise ... ve...kızı olarak yanlış beyana göre tescil edildiğini iddia ederek, davacıların mevcut nüfus kaydının iptali ile gerçek anne ve babasının nüfusuna tescilini istemiştir.
Mahkemece, talebin anne ve baba yönünden incelenmesi gerektiği, çocuk ile ana arasındaki soybağının doğumla kurulduğu, anaya yönelik açılan davanın soybağının düzeltilmesi davası olmayıp gerçeğe aykırı tutulan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36. maddesinden kaynaklandığı, anneye yönelik soybağına ilişkin bir davanın TMK"de düzenlenmemiş olması ve anaya yönelik böyle bir davanın açılamaması nedeniyle davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği, HMK"nin 114/c maddesi gereği Mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu, bu nedenle anne ... Çavuşoğlu yönünden açmış oldukları davanın HMK"nin 115. maddesi gereğince dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, babaya yönelik iddiaların ise babalık davası (TMK 301.mad.) ve soybağının tespiti (TMK 28/2 mad.) niteliğinde olduğu, baba olduğunu iddia ettikleri Kamil Çavuşoğlu"nun 20/08/2002 tarihinde öldüğü, çocuğun açtığı babalık davası yönünde hakdüşürücü süreler öngörüldüğü, çocuğun ergin olduğu tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde davanın açılması gerektiği, ergin olan davacıların gerçek anne ve babasını önceden bildikleri gerekçesi ile hakdüşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur. Ayrıca kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (HGK 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı kararından). Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulduğundan ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu"nun 36/1. maddesine göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanun"un 39 ve Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası,sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından).
Somut olayda; davacı ... 15.05.1957 doğumlu,.... oğlu olarak 21.05.1957 tarihinde, davacı ... ise 01.01.1955 doğumlu ... Bürün ve eşi Şehriye kızı olarak 07.09.1959 tarihinde nüfusa tescil edilmiş, gerçek baba ve annesi oldukları iddia edilen Kamil Çavuşoğlu ve eşi ... 28.05.1958 tarihinde evlenmişlerdir. Davacıların iddiasının kabulü halinde çocuk ile anne ve baba arasındaki soybağı kurulacaktır.
Davada ana ve baba yönünden davacıların kaydının düzeltilmesi istenmiştir. Davacıların iddialarının kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; ... ve ..."ın kayden baba ve annesi görünen kişiler yönünden nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe kaydedildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönden davanın soybağı ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Anne olduğu iddia edilen ... yönünden ise, soybağının olamayacağı tartışmasızdır. Baba olduğu iddia edilen Kamil yönünden ise, ..."nın davacıların annesi olduğunun tespiti halinde adı geçenler yönünden soybağı hakim hükmüyle değil Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca evlilik ile kurulmuş olacaktır.
Dava dilekçesindeki iddiaların kabulü halinde, baba olduğu iddia edilen Kamil yönünden soybağı ilişkisi ... anne olduğunun tespiti halinde yasa gereği kendiliğinden gerçekleştiğinden bu halde de soybağı davasından sözedilemez.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır. Bir davada olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Dava, gerçeğe aykırı olarak nüfus kütüğünde gerçek anneleri ve babaları yerine, başka kişilerin nüfusuna onların çocuğu olarak hatalı şekilde tescil edilen davacıların, bu hatalı kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36/1-a maddesinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından; Mahkemece, hem anne hem de baba yönünden davanın nüfus kayıtlarının düzeltilmesi talebine ilişkin olduğu kabul edilerek davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken sadece anne yönünden talebin nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, anne yönünden verilen karara ilişkin HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, baba yönünden verilen karara ilişkin HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.