13. Hukuk Dairesi 2013/5235 E. , 2013/9683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/5 esas sayılı dosyasında davalının vekili olarak görev yaptığını, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığını, bu durumda davanın müddeabihinin % 10 ile 20 si arasında bir ücrete hak kazandığını, bununla beraber davalıdan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret talep ettiğini, ancak bu ücretin dahi ödenmediği gibi, haksız olarak da azledildiğini, mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücreti alacağı ile birlikte toplam 29.000,00 TL alacağının tahsili için takip başlattığını, davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, azlin haklı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 29.000,00 TL alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle takibe yapılan itirazın iptaline, koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı taleplerinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu, koşulları oluşmadığından bahisle bu istemin reddedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK.’nun 370/2. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: 1. bent gereğince, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın ‘Hüküm’ başlıklı bölümünün, 2. bendinde bulunan, (Koşulları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine) sözlerinin tümüyle karardan çıkarılarak yerine, (Alacak miktarı olan 29.000,00 TL üzerinden hesaplanacak %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.549,99 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.