3. Hukuk Dairesi 2013/2703 E. , 2013/8816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vek.Av. ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 29.05.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; tarafların ortak murisi olan ..."ın zilyet ve tasarrufunda bulunan taşınmazlardan bir kısmının tapusuz, bir kısmının ise tapuda kayıtlı olduğunu, tapuda kayıtlı olan taşınmazın belirli bir payının (1378,50 m2lik kısmının) ortak muris ... tarafından 23.03.1965 tarihinde davalıya satıldığını ancak kadastro tespiti sırasında söz konusu taşınmazın tamamının 103 ada 81 parsel numarası ile 40.095 m2 miktarlı olarak davalı adına tespit gördüğünü, kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazların durumu ile ilgili olarak davalının, babadan kalan tüm taşınmazların müştereken yazıldığını söylemesine rağmen bölgede Organize Sanayi nedeniyle satın alma çalışmaları neticesinde davalının, dava konusu edilen taşınmazı 180.000 TL bedelle organize sanayiye sattığının öğrenildiğini, bu durumda 1965 tarihinde davalının malik olduğu 1378,50 m2lik kısmın bedeli davalıya ait ise de, kalan miktarda tüm mirasçıların hak sahibi olmaları gerektiğini belirterek söz konusu taşınmazın ortak muris ..."a ait olup onun ölümü ile miras payları oranında davacıların hak sahibi olmaları nedeniyle davacıların miras payları kadar bölümü olan 137.500,00 TL"nin temlik tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; kadastro tespitine dayanak yapılan 23.03.1965 tarih ve 8 nolu tapu kaydına göre davalının tapu maliki olup taşınmazın, ortak muris tarafından davalıya temlik edildiğini ve 1965 yılından beridir taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dairemizin 30.09.2010 tarihli 2010/12194-15540 E.K. Sayılı ""....Kadastro Kanunu"nun 12.maddesi uyarınca tespitten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmediği için davacıların mülkiyet hakkının tespitini isteyebilecekleri buna bağlı olarak da alacağa ilişkin uyuşmazlığın giderilmesi gerektiği gözetilmeden istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, taraf delillerini tümüyle toplayıp bu kapsamda, kadastro tutanak bilirkişi ve mümzi tanıkların beyanını da mahallinde uygulamalı keşif yaparak alıp, tespite dayanak vergi kaydını teknik bilirkişi ve mahalli bilirkişiler marifetiyle mahalline uygulayıp tespit tarihine kadar zilyetlikle mülk edinme koşullarının kimin lehine gerçekleştiğini saptayıp sonucuna uygun şekilde alacak yönünden hüküm kurmaktan ibarettir. Bu nedenle eksik incelemeye dayalı karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir."" içerikli bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargıma neticesinde; Davanın kabulü ile, davacıların veraset ilamındaki payları dikkate alınarak ... için 6766,00 TL, ... için 6766,00 TL,... için 6.766,00 TL, ... için 6766,00 TL ile diğer davacılar ... için 9021.33 TL, ... için 9021.33 TL ve ..."un hisselerine isabet eden 9021.33 TL"nin temlik tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, diğer davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dosya kapsamına göre; dava konusu 103 ada 81 parsel sayılı taşınmazın 19.12.1996 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında 4.0094,80 m2 miktarlı olarak davalı ... adına tespit gördüğü, askı ilan süresi içinde dava açılmadığından 27.02.1997 tarihinde tespitin kesinleştiği, Kadastro Kanunu"nun 12.maddesi uyarınca tespitten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden eldeki davanın açıldığı, tespit dayanağı belgelerden 23.03.1965 tarih 8 sıra nolu 1378,50 m2 miktarlı tapu kaydına göre, tarla vasfındaki taşınmazın tamamı tarafların ortak murisi Mehmet Baykal adına kayıtlı iken satışından davalı ... adına kayıtlı olduğu, davalı adına tespit gören dava konusu taşınmazın Organize Sanayi Bölgesi tarafından 26.06.2006 tarihinde kamulaştırılması neticesinde 180.426,60 TL"nin davalıya ödendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalının dayandığı 23.03.1965 tarih 8 sıra nolu 1378,50 m2 miktarlı tapu kaydının miktarının kadastro tespit tutanağında geçen aynı tarihli tapu kaydının bu kapsamda olduğuna dair herhangi bir delil elde edilemediği, davalı tarafın dayandığı tapu kaydının miktar olarak da bu taşınmaza uymadığı, taşınmazın mirasçılardan ... adına nasıl tapuya kayıt ve tescil edildiğinin açıklanamadığı ve dosyaya yansıyan belgelere göre davaya konu taşınmazın iştirak halindeki mülkiyet hükümlerine tabi olduğu belirtilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacıların gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamasında sunduğu dilekçelerde, davalı ..."ın 1965 yılında babası olan
ortak muris...dan aldığı 23.03.1965 tarih 8 sıra nolu tapunun, arazinin tamamına ait olmayıp sadece 1378 m2 lik kısmına ait olduğunu, ortak murislerinin, davalıya bu taşınmazdan sadece 1378 m2 tapudan yer verdiğini belirtmeleri karşısında davalı adına olan 23.03.1965 tarih 8 sıra nolu tapu kaydının miktarı olan 1378.50 m2lik kısmın malikinin davalı ... olduğu kabul edilerek, söz konusu tapu miktarına isabet eden kamulaştırma bedelinin davalı tarafa ait olduğu dikkate alınarak sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı degerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.