Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/4258
Karar No: 2013/9051
Karar Tarihi: 03.06.2013

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/4258 Esas 2013/9051 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/4258 E.  ,  2013/9051 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılardan .... Limited Şirketi ve .... mirasçıları vekili ile davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılardan ... Limited Şirketi ve .... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalılardan ..... Limited Şirketi ve ..... mirasçıları vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Gelen taraf vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü.
    Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar vekili; davaya konu dairenin, müteahhidi olan davalı ... tarafından harici sözleşme ile davalı ...’e, onunda müvekkillerine sattığını, ayrıca müvekkillerinin aynı daire ile ilgili olarak davalı ... ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, ancak dava dışı arsa sahiplerinin davaya konu dairenin mülkiyetini ..... isimle kişiye satım suretiyle temlik ettiklerini ve devamında bu kişinin açtığı dava sonucunda müvekkillerinin kiracısının daireden tahliye edildiğini bildirerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinden şimdilik 60.000 TL nin, olmadığı takdirde harici satış bedeli olarak ödenen 70.000 DM satış tarihindeki TL karşılığından şimdilik 60.000 TL nin, ayrıca satış vaadi sözleşmesi ile ödenen 10.000 TL ile 13 aylık birikmiş kira bedeli olan 9.100 TL nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 10.06.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile rayiç değere ilişkin talebini 115.078 TL ye, harici satış bedeline ilişkin talebini ise 105.078 TL ye yükseltmiştir.
    Davalı ...; davaya konu daireyi müteahhidi olan davalı ...’den haricen satın aldığını, bir süre sonrada davalı Mustafa’ya sattığını bildirmiştir.
    Davalı ...; dava dışı kat malikleri ile yaptığı sözleşme uyarınca kendisine isabet eden daireyi davalı ...’e, ....’in davalı ... Limited Şirketine, .... Limited Şirketinin de davacı ...’a haricen sattığını, akabinde davacı ...’in talebi üzerine aynı daireyi 26.11.2001 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile bu davacıya sattığını, karşılığında 10.000 TL aldığını bildirmiştir.
    Davalılar .... ve ....Limited Şirketi vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, öte yandan müvekkilleri ile davacı ... arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle bu davacı yönünden davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; taraflar arasında protokole dayalı olarak yapılan satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, buna göre geçersiz sözleşmeye göre tarafların aldıklarını iade ile yükümlü bulunduğu gerekçesiyle; davalılar ... ve ... hakkındaki dava atiye bırakıldığından bu davalılar yönünden karar verilmesine gerek olmadığına, davacının rayiç değere ilişkin talebinin reddine, 70.000 DM. ın dava tarihindeki TL karşılığı taleple bağlı tutularak 105.078,85 TL nin dava tarihindeki reeskont faizi ile birlikte davalılar.... Otomotiv Ltd.Şti.ve ölü .... mirasçılarından miras payları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 10.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalı ... den alınıp davacılara ödenmesine, kira mahrumiyeti ve sair taleplerin ise sübuta ermediğinden reddine karar verilmiş; hüküm, davalılardan .... Limited Şirketi ve ........ mirasçıları vekili ile davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    A - Davalı ...’nun temyiz isteminin incelenmesinde;
    Davalı ..., mirasbırakanı ........’ın ölümü üzerine davaya dahil edilmiştir. Ne var ki, davalı adına çıkartılan dahili dava dilekçesini içeren tebligatta, muhatabın çarşıya gittiğini bildiren apartman görevlisinin adını ve imzasını vermekten kaçındığı görülmektedir. Buna göre, davalıya yapılan tebligat usulsüz olup, dava davalının yokluğunda sonuçlandırılmıştır(HMK. m. 27).
    Öte yandan davalı, temyiz aşamasında, mirası red ettiğini bildirerek buna ilişkin ilamı sunmuştur.
    O halde mahkemece, mirasın reddine ilişkin ilamın ve buna bağlı olarak davalının hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
    B- Davalılardan .... Limited Şirketi ve ........’ın diğer mirasçılarının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak, davacı ... ile davalılar ........ ve .... Otomotiv Limited Şirketi arasında haricen düzenlenen 20.06.2001 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalılara 70.000 DM ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle;
    1- Davacı ...’in davalı ... ile 26.11.2011 tarihli satış vaadi sözleşmesini imzaladığı, ancak davacı ... ile davalılar ........ ve .... Otomotiv Limited Şirketi arasında haricen düzenlenen 20.06.2001 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinde taraf olarak yer almadığı dosya kapsamı ile sabittir. Şu durumda, davacı ...’nun bu davalılara yönelik davasının husumet nedeniyle reddine karar verilmelidir.
    2 –Harici satışın yapıldığı 20.06.2001 tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri) Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler.
    Hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ....tırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır. Ancak burada denkleştirme yapılırken, bu hususa daha dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan istenememelidir.
    Davaya konu olayda; davacı gerek dava dilekçesi gerekse de ıslah dilekçesi ile satış bedeli olarak ödediği 70.000 DM. ın ödeme tarihindeki TL karşılığını talep etmiştir. Diğer bir anlatımla davacı talebini TL ye dönüştürmüştür. Bu nedenle, ödendiği 20.06.2001 tarihi itibariyle 70.000 DM. TL ye çevrilmeli, sonrasında bu bedelin ifanın imkânsız hale geldiği tarih olan, dava dışı...’ya satış tarihinde ....acağı alım gücü; bilirkişi tarafından enflasyon, ÜFE, TÜFE, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur, maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vb ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.
    3- Ayrıca; müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    4- Öte yandan, taraflar tacir değildir. Bu nedenle, mahkemece; hüküm altına alınan alacağa yasal faiz yürütülmesi gerekirken reeskont faizi yürütülmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    5- Bunlardan ayrı, davacı tarafın kira alacağı istemi reddedilmiştir. Buna göre, reddedilen kısım üzerinden vekilleri aracılığı ile temsil edilen davalılar lehine vekâlet ücreti takdir edilmemiş olması da usul ve yasaya aykırıdır(HMK. m.326).
    Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar gözetilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi