21. Hukuk Dairesi 2019/6892 E. , 2020/2430 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ...Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava, ek dava ve arttırım dilekçelerinde özet olarak; iş kazası iddiası ile iş göremezliğe uğradığı belirtilen davacı lehine maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, ayrıca olayın iş kazası olarak tespitine karar verilmesi istemi ile ek davayı ikame etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile akabinde özet olarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; 250.000,00 TL maddi tazminat ile 120.000,00 TL manevi tazminatın iş kazasının meydana geldiği 21/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş."den alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi ile fazlaya ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
... Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesince; 250.000,00 TL maddi tazminat ile 70.000,00 TL manevi tazminatın iş kazasının meydana geldiği 21/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş."den alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi ile fazlaya ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.
E)
1- Davacının Özetle Temyiz Nedenleri;
• Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile manevi tazminat miktarının azaltıldığı, fakat davacının kalçasında 10 cm’lik platin bulunduğu, hareket edemediğini,
• Davacının idrarını tutamadığı, evlenemediği ve çocuk sahibi olamadığını,
• Manevi tazminatın tamamen kabulünün gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2- Davalı ... Şirketinin Özetle Temyiz Nedenleri;
• Davacının çalıştığı işyeri unvanının ...-... müşterek teşebbüsü olup müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığı, anılan müşterek teşebbüsün ise ... tabiyetinde kurulu bir şirket olduğu, bu nedenlede müvekkili şirketin taraf sıfatı bulunmadığını, dava şartı husumet eksikliğinden davanın reddi gerekirken karar altına alınan alacaklardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hatalı ve usule aykırı olduğunu,
• Davada ... Hukukunun uygulanması, yine davanın da ... Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini,
• Tarafların sözleşme ile açıkça ... Hukuku uygulamasını seçtiklerini,
• Davaya konu kazanın iş kazası olup olmadığı tespit edilmeden kusur oranının ve davacıda oluşan maddi zararın tespiti için hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilemeyeceğini,
• ...da kurulu bir şirket çalışanının ...da geçirdiği kazaya ilişkin 5510 sayılı Kanuna göre herhangi bir tespit yapılmasının mümkün olmadığını,
• Davacının iş kazasının tespiti talebi ile SGK’ya yaptığı başvuru neticesinde dava konusu kazanın iş kazasının olmadığı tespit edildiğinden yargılama konusu davada SGK’nında hasım gösterilmesi gerektiği, taraf teşkili tam olarak sağlanmadığından kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu,
• Davayı kabul etmemekle birlikte davaya konu olayda müvekkili şirkete atfı kabil hiçbir kusur bulunmadığı, bu konudaki itirazlarının değerlendirilmediğini,
• Maluliyete ilişkin yapmış oldukları itirazlar değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olduğunu,
• Hesaplamalara esas alınan ücretin doğru olmadığı, davacıya ödenen brüt aylık ücret net aylık ücret olarak kabul edildiğinden hesaplamaların hatalı yapıldığı, kaldı ki davacının Türkiye"de alabileceği ücret dikkate alınarak buna göre zarar hesabının yapılması gerektiğini,
• Asgari geçim indiriminin hesaplamaya dahil edilmemesi gerektiğini,
• Davacının çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması mümkün olduğundan 60 yaş sonrası pasif dönem için zarar hesabı yapılmasına da olanak bulunmadığı, kaldı ki tazminat hesabında % 10 iskonto yerine % 5 iskonto oranının uygulanması gerektiğini,
• Türk Hukuna göre bile 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu,
• Hükmedilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, sigortalının iş kazasından kaynaklı sürekli iş göremezliği iddiası ile maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ve olayın iş kazası olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; 250.000,00 TL maddi tazminat ile 120.000,00 TL manevi tazminatın iş kazasının meydana geldiği 21/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş."den alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi ile fazlaya ilişkin talebin de reddine karar verildiği; ...Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesince; 250.000,00 TL maddi tazminat ile 70.000,00 TL manevi tazminatın iş kazasının meydana geldiği 21/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...Ş."den alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddi ile fazlaya ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davaya konu olayın kurumca iş kazası olarak kabul edilmediği ve davacının maluliyet oranının kurumca tespit edilmediği anlaşılmıştır.Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde iş kazasının 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5. madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.Somut olayda, iş kazası olduğu iddia olunan olayın SGK tahkikatı sonucunda iş kazası olarak kabul edilmediği, davacı tarafın birleştirilen dava yolu ile olayın iş kazası olarak tespitini talep ettiği, ancak yargılama neticesinde söz konusu davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Lakin iş kazası nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemleri için zararlandırıcı olayın iş kazası olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir.
Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarda bulunması, olayın Kurumca tekraren iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel verilmesi, mevcuden birleştirilen davanın bu yönden takibi halinde ise tespit davası, tazminat davası için bekletici sorun yapılarak çıkacak sonuca göre karar tesis edilmesi; olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için önel verilmesi ve neticeten çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Maluliyetin tespiti açısından davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 95. maddesidir. Anılan maddede; “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.” ifadelerine yer verilmiştir.Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşleri Yönetmeliğinin Geçici 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının 5510 sayılı Yasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu bildirilmiş; Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kulunca inceleneceği ifade edilmiştir. Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de; diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik oranının Kurumca tespit edilmediği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan prosedüre göre davacının iddia ettiği zararlandırıcı olayın iş kazası olarak tespiti halinde; davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının tespit edilip edilmediğini Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan sormak, tespit yapılmamış ise iş kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, davacının SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı’na müracaatının sağlanması ve usulüne uygun şekilde sürekli iş göremezliğinin tespitine ilişkin rapor alınarak kesinleştirilmesi; itiraz halinde sırasıyla SGK Yüksek Sağlık Kurulu"ndan ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması; mevcut raporlar arasında çelişki oluşması halinde ise; raporlar arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu"ndan rapor alınmak suretiyle giderilmesinin ardından çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı, temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı ile davalılardan ... İnşaat Ve Tesisat A.Ş."ne iadesine,18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.