11. Hukuk Dairesi 2020/796 E. , 2020/5291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen 25.12.2019 tarih ve 2019/1012 E- 2019/2809 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili; müvekkilinin Vakıf Senedinin Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.05.2012 tarih ve 2012/96 Karar sayılı kararıyla tescil edildiğini, Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında da müvekkilinin kısa adının TÜZDEV olarak kaydedildiğini, Türkiye çapında faaliyet gösterdiklerini, davalı-karşı davacının ise 2008 yılında kurulduğunu, hemen hemen aynı amaçla çalıştıklarını, müvekkilinin internet sitesinde TÜZDEV yazısının renkli harfler ile yazılı olduğunu, davalı-karşı davacının Mayıs 2014 tarihine kadar mavi renkli çizgi çocuk simgesi kullanmasına rağmen bu tarihte logosunu değiştirerek TÜZDER yazısını renkli harflerle yazmaya başladığını, hemen dernek yetkililerini arayarak bu durumu düzeltmelerini rica ettiklerini, derneğin TPMK"da kayıtlı logosunun da mavi renkli “TÜZDER+Şekil” biçiminde olduğunu, daha sonra ise 24.07.2013 tarihinde tescil ettirdiği “TÜZDEV” markasını gerekçe göstererek müvekkiline ihtarname gönderildiğini ve TÜZDEV ibaresinin kullanılmamasının istendiğini, davalının vakıf değil dernek olmasına rağmen hem TÜZDER hem TÜZDEV markalarını tescilinin yanıltma ve engelleme amacına yönelik olduğunu, kötü niyetli olduğunu, davalı-karşı davacının “TÜZDEV” markasını kullanmadığını, markadaki şekil ve renk tasarımının müvekkilince yapıldığını, mutlak ve nispi red nedenlerinin mevcut olduğunu ileri sürerek davalı-karşı davacı adına tescilli 2012/57181 sayılı “TÜZDEV” ibareli 41. sınıf hizmetleri içeren markasının hükümsüzlüğünü talep etmiş, karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; yetki itirazında bulunarak davacının mutlak ve nispi red nedenlerini açıklamadığını, tescil tarihinden itibaren 5 yıl dolmadığından hükümsüzlük talebinin reddi gerektiğini, gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, 2008 yılından beri yürüttükleri yoğun faaliyetler sonucunda müvekkilinin tanındığını, kayıtlı “TÜZDEM”, “TÜZDER”, “TÜZDEV” ibareli markalarının bulunduğunu, davacı-karşı davalının son dönemlerde “TÜZDEV” ibaresini kullanmaya başladığını, bu hususta ihtarname gönderildiğini, ancak kullanıma devam edildiğini, davacı-karşı davalının internet sitesinde müvekkiline ait tescilli insan figürünü de kullanıldığını, müvekkilinin davacı-karşı davalıdan 4 yıl önce kurulduğunu, davacı-karşı davalının vakıf olmasının kendisine bir öncelik hakkı sağlamadığını, kötü niyetli olduğunu, “TÜZDEV” markası üzerinde gerçek hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu, TÜZDEV markasının 2012 yılında tescil edildiğini, 2014 yılında kurumsal kimliklerini değiştirerek yeni logoyu kullanmaya başladıklarını, www.tuzder.org sitesini 2011 yılında tescil ettirdiklerini, davacı-karşı davalının faaliyetlerinde hem müvekkilinin “TÜZDEV” ibareli markasını, hem insan figürü içeren logosunu kullandığını, müvekkilinin tanınmışlığından faydalanma amacının olduğunu, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davacı-karşı davalı eylemlerinin tespiti ile durdurulmasını, giderilmesini, kullanıma ait ürünlerin toplatılmasını, davacı-karşı davalının vakıf senedindeki “TÜZDEV” ibaresinin silinmesini, kararın ilanını talep etmiş, asıl davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacı tarafından 2012/54248 sayılı “TÜZDER ...+Şekil” ibareli markasındaki şekil unsurunun da davacı-karşı davalı tarafından kullanıldığı iddiasına dayalı olarak marka tecavüzü ile haksız rekabetin tespiti ve men"i taleplerinde bulunulmuşsa da, Dairemizce alınan kök rapor ve ek raporda; davalının kullanım görselindeki insan figürü ile yazı grafik unsurunda farklılıklar bulunduğu, davacı-karşı davalının markasal kullanımındaki TÜZDEV sözcük unsuru ile davalı-karşı davacının tescilli markasındaki TÜZDER ibareli markasındaki işitsel benzerlik bulunsa dahi grafik unsurlardaki farklılıkların, davacı kullanımının iltibas yaratmasına imkan vermeyecek şekilde ayırt edicilik kazandırdığının tespit edildiği, karşı davada ileri sürülen markaya tecavüz ve haksız rekabet iddiasının ispatlanamadığı kanaatiyle, davalı-karşı davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, Dairemizin önceki kararının Yargıtay bozma kararı dışında kalan kısmı kesinleşmiş olmakla yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, hükmün tekrarı ile yetinilmesine, bozma kararına konu karşı davanın reddine karar verilmiş, tarafların aşamalardaki usuli kazanılmış hakları korunarak davalı-karşı davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizin 05.10.2017 tarih 2017/695 E-2017/2988 K sayılı hükmünün 1 nolu bent altında, a, b, c, d maddelerine ilişkin olarak, hüküm Yargıtay bozma ilamı kapsamında kalarak kesinleşmiş olmakla, bu konuda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, hükmün tekrarı ile yetinilmesine, asıl davanın kısmen kabulü ile davalıya ait TÜZDER ibareli 2012/57181 nolu markanın Eğitim Ve Öğretim Hizmetleri, Sempozyum, Konferans, Kongre Ve Seminer Düzenleme Hizmetleri, İdari Hizmetleri, Spor, Kültür Ve Eğlence Hizmetleri, Dergi, Kitap, Gazete Vb. Gibi Yayınların Basına Hazır Hale Getirilmesi, Okuyucuya Ulaştırılması Ve Bunların Dağıtımına İlişkin Hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, bu sınıf hizmetlerin sicilden terkinine, tescil kapsamındaki diğer hizmetler yönünden hükümsüzlük taleplerinin reddine, davalı karşı davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı - karşı davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı - karşı davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.11.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.