20. Hukuk Dairesi 2014/3596 E. , 2014/5318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 15/10/2012 gün ve 2012/11207 E. - 2012/11520 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2007 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında... Köyü 199 ada 2 parsel sayılı 34379,23 m² yüzölçümündeki taşınmaz, hiçbir özel kişinin zilyet ve tasarrufu altında olmayıp, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz çalılık vasfındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle, çalılık niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı, taşınmazın miras bırakanından kendisine intikal ettiği iddiasıyla, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazın öncesinin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, hükmün davacı ... tarafından temyizi üzerine, Dairenin 15/10/2012 gün ve 2012/11207 E. - 2012/11520 K. sayılı ["" Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro öncesi zilyetlik hukukî sebebine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda dava konusu taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır. Yörede daha sonra 1982 yılında kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması da bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmaz evveliyatı itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu gibi, taşınmaz üzerinde imar ve ihya çalışması yapılmadığı, araziye tarım arazisi vasfı kazandırılmadığı, taşınmaz üzerindeki zilyetlikte kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun ve kanunun aradığı bir kullanım da bulunmadığından, davacı gerçek kişi yararına imar, ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin oluşmadığı da anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,""] karar verilmiştir.
Davacı gerçek kişi karar düzeltme dilekçesinde; Yargıtayın ""Dava konusu taşınmazın 3116 sayılı Kanun gereğince yapılan ilk tahdit ve 1744 sayılı Kanun aplikasyon ve 2. madde çalışmalarında orman snırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği halde taşınmaz üzerinde imar ve ihya çalışması yapılmadığı, araziye tarım arazisi vasfı kazandırılmadığı, taşınmaz üzerindeki zilyetlikte kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun ve kanunun aradığı bir kullanım da bulunmadığından, davacı gerçek kişi yararına imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin oluşmadığı,"" gereğine değinilerek yerel mahkeme hükmünün onandığı, oysa, yerel mahkeme kararının kanunların açık hükmüne aykırı olduğu gerekçeleri ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davacı gerçek kişinin karar düzeltme dilekçesinin incelenmesinde; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunda ve 1744 sayılı Kanuna göre 1977 yılında yapılan ve itirazlar sonucunda 1982 yılında kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamasında dava konusu taşınmaz orman
sınırları dışında bırakılmıştır. Orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın tahdit dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak; hava fotoğrafı ve memleket haritasına dayalı olarak yapılan incelemede taşınmazın (A) harfi ile belirlenen bölümünün % 8-9 eğimde orman sayılmayan yerlerden olduğu ve (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümünün ise meşe örtüsü bulunan orman sayılan yerlerden olduğu, (D) harfi ile gösterilen bölüm hakkında davacının hak iddia etmediği belirtilmiş taşınmazın konumu memleket haritasında lokal olarak işaretlenmişir. Ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın % 3-5 eğimde (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerin tarla vasıflı tarın arazisi olduğu, (B) ve ( C) harfleri ile gösterilen bölümlerin ise meşelik vasfında tarım dışı arazi olduğu belirtilmiştir. Fen bilirkişi (A), (B), (C) ve (D) harflendirmelerine göre taşınmazın yüzölçüm olarak miktarlarını belirlemiştir. Davacı keşifteki imzalı beyanında kullandığı ve dava ettiği bölümü bilirkişilere göstermiş, ayrıca, mahkemeye sunduğu dilekçesinde de bilirkişilerin (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlere ilişkin aleyhe kanaatlerini kabul etmediğini de açıklamış olduğu halde, sanki (D) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin bir talebi ve davası olmadığı şeklinde mahkemece yorumlanmıştır.
Somut olayda; yörede 2007 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında taşınmaz daha önce kesinleşen orman kadastrosu dışında kaldığından halihazır durumu dikkate alınarak çalılık olarak sınırlandırılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Eldeki dava ise; gerçek kişi tarafından 19.04.2011 tarihinde on yıllık kanunî sürede zilyetliğe dayanılarak açılmıştır. Gerçek kişi davasını 3402 sayılı Kanunun 12. maddesine göre on yıllık kanunî sürede taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu savı ile açmış ve taşınmaz kısmende olsa memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafından oluşan resmî belgelere göre orman sayılamayan beyaz renkli açık alanda kaldığı ve eğiminin % 12 den az olması nedeniyle kadastro tespiti çalılık olduğunda imar-ihyaya konu teşkil edeceği ve bu alanların tarın ve ziraate elverişli olduğu raporlarla saptandığına göre, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmasına rağmen, imar ve ihyasının tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın onanması maddî hatadan kaynaklanmakta olup, maddî hata usûlî kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceğinden, davacı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının resmî belgelere dayalı olarak uygulama ve araştırmaya yönelik bozulması gerekmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tapu iptali tescil davalarında dava tarihinden ve kadastro tespitine itiraz davalarında ise tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları eski ve yeni haritalat ayrı ayrı bulunduğu yerlerden isteip getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir toprak uzmanı ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde
uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilmesi, Yine değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilmeli, ve değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 3/7/2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin kabulü ile kabulü ile Dairenin 15/10/2012 gün ve 2012/11207 E. - 2012/11520 K. sayılı ilâmıyla onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 28.12.2011 gün ve 2011/106 E. - 2011/264 K. sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 12/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.