Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1696
Karar No: 2020/3332
Karar Tarihi: 23.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1696 Esas 2020/3332 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/1696 E.  ,  2020/3332 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ve davacı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 23/06/2020 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar vekili Av. ... geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalıya ait inşaat halinde bulunan oteli kiraladığını, davalının sözleşme gereğince inşaatı taahhüt ettiği tarihte tamamlamaması üzerine mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alarak inşaatı tamamladığını ileri sürerek; falaya dair haklarını saklı tutarak, yaptığı masrafların bedeli 100.000TL"nin davalılardan tahsilini istemiştir. Birleşen dosya ile de; bilirkişi raporuna göre yapılan masrafların kalan kısmı olan 299.000TL"nin davalılardan tahsilini istemiştir.
    Davalılar; kira sözleşmesinin iptali için dava açtıklarını, yapılan imalatların bir kısımının davacının keyfine göre yapıldığını ve taşınmaza fayda katmadığını, davacı ile yapılan protokole göre imalat bedellerinin ödendiğini belirterek; haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin, 23.09.2011 gün ve 2010/17551 E- 2011/12975 K. sayılı kararı ile; "... Davacı kiracı, Borçlar Kanununun 97. maddesi kapsamında yaptığı masrafları davalı kiralayandan isteyebilir." gerekçesi ile bozulmuş,
    mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonrasında asıl ve birleşen davanın kabulüne ve toplam 399.000TL"nin, sadece birleşen davadaki alacak yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan mahkeme kararında yazılı gerekçelere göre, davcının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Nitekim, 07.06.1976 tarih ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    6100 sayılı HMK"nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Bilirkişi raporu, kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut olayda; alınan bilirkişi kök ve ek raporları esas alınarak hüküm tesis edilmiş ise de; söz konusu raporların hükme esas almaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Şöyle ki; davacının talebi üzerine dava açılmadan önce alınan ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/17 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; tespit tarihine göre, eksik inşaatlar bedelinin 117.194TL, eksik elektrik işleri bedellinin 104.854TL ve makine bedelleri bedelinin 64.300TL olduğu belirtildiği halde, mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda; yapılan imalatlar bedelinin hangi tarihteki değerlere göre tespit edildiği belirtilmemiş ve tespit raporu ile neden farklılıkların oluştuğu açıklanmamış, denetlenemeyen hesaplama yöntemi ile yapılan hesaplamaları içeren bilirkişi raporu esas alınarak yapılan hesaplanma doğru görülmemiştir.
    Bunun yanı sıra; Mahkemece, davalılar ile davacı arasında 2014 Yılı Ekim ayında yapılan protokol ve protokolde belirtilen eşyalar ve protokol hükümleri irdelenmemiş, hangi gerekçelerle protokol hükümlerinin kabul edilip/edilmediği belirtilmediği gibi, gerekçede hangi nedenlerle bilirkişi raporuna itibar edildiği de açıklanmamıştır.
    Hâl böyle olunca, mahkemece; öncelikle, önceki bilirkişi heyeti dışında, konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmaza yapılan imalatların yapıldıkları tarih itibarıyla tespiti ile tespit raporları ve önceki raporlar ve taraflar arasında 2014 yılı Ekim ayında yapılan protokol de irdelenerek, taraf ve Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli, bilimsel verilere uygun rapor alınıp hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ile yetinilerek, gerekçesi de açıklanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu hususlar bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte yazılı nedenlerle davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenler ve esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile, hükmün HUMK"nın 428.maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi