3. Hukuk Dairesi 2013/5921 E. , 2013/9419 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu taşınmazların, davalıların murisi tarafından harici satış sözleşmesi ile davacıya satıldığını, bedelini aldığını, taşınmazları da davacıya teslim ettiğini, davacının açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının reddedildiğini ileri sürerek, davacının harici satış sözleşmesi gereğince ödemiş olduğu satış bedelinin denkleştirici adalet kuralı gereğince dava tarihi itibari ile ulaştığı gerçek değerin belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL"nin faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, dava değerini ıslahla 78.670 TL"ye çıkarmıştır.
Davalılar cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmişlerdir. Davalılardan... ve ... 13.06.2012 havale tarihli dilekçeleri ile davacıya borçlarının bulunmadığını, davacının dava konusu taşınmazları 1974 yılından beri kullandığını, kendilerinin taşınmazlar ile ilgilerinin bulunmadığını, davacının taşınmazları kullanması nedeniyle kendilerine ecrimisil ödemesi gerektiğini bildirmişler, davalı ... 13.03.2012 tarihli celsede, kayınvalide ve kayınpederinin iki tarlayı davacıya 100TL bedelle sattıklarını, davacının 60TL vermemesi nedeniyle taşınmazları tapuda davacı üzerine devretmediklerini söylediklerini, davacıya karşı ecrimisil davası açtığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, harici satış geçersiz olduğundan tarafların verdiklerini geri alabileceklerinden, denkleştirici adalet kuralı gereğince bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah edilen davanın kabulü ile, 78.670,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda; taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalıya 90.000 Lira (doksan bin lira) ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK.nun 706, BK.nun 213, Tapu K.nun 26 ve Noterlik K.nun 60. maddeleri). Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle sebepsiz zenginleşmenin kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.
Şu durumda hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda,... Resmi İnternet Sitesindeki hesap tablosu, asgari ücretlerdeki değişim ve külçe altın fiyatları dikkate alınarak 3 ayrı yöntemle hesaplanan değerlerin ortalaması alınmıştır.Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır. Bu hususlar gözetilmeksizin yalnız üç kriter alınarak yeterli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.