3. Hukuk Dairesi 2020/2066 E. , 2020/3347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkili Sulama Birliğinin davalı şirketin 8112663 numaralı elektrik abonesi olduğunu, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle düzenlenen 21/02/2012 tarih ve Z/00012205 seri nolu fatura bedeli olan 31.486,91 TL"nin haksız ve dayanaksız olduğunu, zira tüketilen enerjinin sayaçtan geçirilerek kullanıldığı için kaçak elektrik kullanımı olarak değerlendirilemeyeceğini; ayrıca 01/11/2011 tarih ve D/04016202 seri nolu faturada yer alan 24.607,98 TL kayıp kaçak enerji bedelinin haksız bir bedel olduğunu belirterek, her iki faturadan dolayı talep edilen 56.094,89 TL bedelden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili; kayıp-kaçak enerji bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak abonelere tahakkuk ettirildiğini, yine 21/02/2012 tarih ve Z/00012205 seri nolu fatura bedelinin ise elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 13. maddesinin 1/b bendine göre düzenlendiğini, bu hükme göre davacının kaçak elektrik kullandığının sabit olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 01/11/2011 tarihli faturadaki kayıp enerji bedeli olarak talep edilen 24.607,98 TL"den davacının borçlu olduğunun tespitine; 21/02/2012 tarihli faturadaki enerji bedeli olarak talep edilen 31.486,91 TL bedelden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27/01/2014 tarih 2013/16722 esas 2014/976 karar sayılı ilamıyla; “.....benimsenen bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli olmadığı, raporda kaçak elektrik tutanağında da belirtildiği üzere enerji sarfiyatının
sayaçtan geçtiğinden olayda kaçak elektrik kullanımı olmayıp usulsüz elektrik kullanımının olduğu, davacının davalı şirkete usulsüz elektrik kullanımından dolayı ceza olarak 387,50 TL ödemesi gerektiğinin" belirtildiği, davacı tarafın, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açarak enerji tüketmesi eyleminin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu defa; bilirkişi raporu doğrultusunda davacı aleyhine tahakkuk ettirilen 03.05.2012 tarihli D/40162202 numaralı 182.428,40 TL bedelli faturanın ilgili kaçak elektrik tahakkuk dönemini kısmen karşıladığı görülmekle bu bedelin kaçak kullanım bedelinden düşülmesi sonucu belirlenen tutarın benimsenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 21/02/2012 tarih ve Z/0012205 seri numaralı fatura ile aynı aboneliğe ilişkin 01/11/2011 tarih ve D/04016202 seri numaralı faturalar bedeli toplamı olan 56.094,89 TL den 53.289,30 TL borçlu olmadığının, 2805,59 TL davalı şirkete borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında dosya incelendiğinde, davacı tarafından normal tüketim faturası içindeki kayıp kaçak bedeli olarak tahakkuk ettirilen tutar ile kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen faturadan dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep ettiği, mahkemece verilen ilk hükümde dava davanın kısmen kabulü ile, 01/11/2011 tarihli faturadaki kayıp enerji bedeli olarak talep edilen 24.607,98 TL"den davacının borçlu olduğunun; 21/02/2012 tarihli faturadaki enerji bedeli olarak talep edilen 31.486,91 TL bedelden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, hükmün sadece davalı tarafça temyiz edilmesi sonrasında davanın 53.289,30 TL üzerinden kabul edilerek davacının bu miktardan borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, bu şekilde ilk hükümde reddedilen kayıp kaçak bedeline ilişkin hükmün davalı açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, bozma öncesi yargılama neticesinde davaya konu reddedilen 24.607,98 TL"lik kısma yönelik hükmün bozma kapsamı dışında kaldığı ve davalı açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, bununla birlikte bozma sonrası tespit edilen 2.805,59 TL kaçak tahakkuku bedeline ilişkin davacı tarafın temyizinin de bulunmadığı, göz önüne alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK"nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.