8. Hukuk Dairesi 2012/4535 E. , 2012/11725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Büyük Ördek Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.02.2012 gün ve 275/109 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde mevkii ve sınırları gösterilen tahminen 100 dönümlük tapulama harici taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzel kişiliğine yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılamaya katılmamış ve cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, teknik bilirkişilerin 07.07.2011 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 99339,65 m2 yüzölçümlü taşınmazın "Fıstık Bahçesi" niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın, 03.02.1961 tarihinde kesinleşen tapulama çalışmaları sırasında "sırt ve bayır" olarak tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğü"nün cevabi yazısından ve paftasından anlaşılmaktadır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesine müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür.
Öte yandan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar ve ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1961 yılından sonra 03.04.2008 dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1988-1978 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılması mümkün olacaktır. Mahkemece, sadece 1985 tarih 6877 nolu hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından getirtilmiş ve keşifte konunun uzmanı olup olmadığı tam olarak anlaşılamayan ziraat ve jeoloji bilirkişileri tarafından hava fotoğrafı uygulanmaya çalışılmış, hava fotoğrafı üzerinden stereoskop aleti kullanılarak inceleme yapılmış ise de, bilirkişiler hava fotoğrafındaki gördüklerini rapor etmek yerine yorum yaparak "26 yılı aşkın süredir imar ihyası tamamlanmış" belirlemesinde bulunmuşlardır.Anılan raporun, bilimsel verilere uygun ve yeterli incelemeyi içerir nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmaz üzerinde bulunan antep fıstığı ağaçlarının dikilme suretiyle mi yoksa aşılama suretiyle mi dava konusu taşınmaz üzerinde bulunduğunun araştırılması, imar ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihinin, taşınmazın niteliğinin, kullanım süresinin ve zilyetlik başlangıç tarihinin belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile yeterli nitelikte hava fotoğrafı uygulaması yapılmadan yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Tüm bunlardan ayrı, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu hükümlerine göre tescile konu taşınmazın kuru-sulu niteliği belirlenmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/2. maddesinde; 03.07.2005 tarihinde yapılan değişiklikle, sulu ve kuru arazi ayrımında 5403 sayılı Kanun hükümlerinin gözönünde bulundurulacağı da dikkate alınarak, anılan Yasa hükmü uyarınca yerel bilirkişiler ve ziraatçı bilirkişiden dava konusu taşınmazın niteliği belirlenerek hüküm kurulurken gözönünde bulundurulması gerekir. Ayrıca, sırt ve bayır olarak tescil harici bırakılan bir yerin mahalli örf ve adete göre mera olarak kullanılıp kullanılmadığının yöntemine uygun biçimde soruşturulması icap etmektedir. Noksan soruşturmayla hüküm kurulamaz.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazı açıklanan bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile usul ve kanuna aykırı yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.