20. Hukuk Dairesi 2014/2228 E. , 2014/5763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ..., müdahiller ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 18.01.2002 tarihli dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan iki parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713.maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. ... ve arkadaşları davanın devamı sırasında çekişmeli taşınmazın bir kısım payını devir aldıkları iddiasıyla davaya katılmışlardır. Mahkemece, fen bilirkişi krokisinde A=520 m2, E=18.500 m2, F= 10.000 m2 olarak gösterilen taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile davacı ve müdahiller adlarına tapuya tesciline, (B-C-D) harfleri ile gösterilen taşınmazlara yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 14.3.2005 gün ve 2004/13074 E. 2005/2705 K. sayılı bozma kararında özetle, "Dairece aynı gün temyiz incelemesi yapılan 2004/13069, 2004/13070, 2004/13073, 2004/13074 Esas sayılı dosyalarda tescile konu çekişmeli taşınmazların taşlık, çalılık, fundalık olması nedeniyle 1955 yılında yapılan tapulamada tescil harici bırakıldığı ve o tarihte düzenlenen kadastral paftalara işlendiği, temyize konu taşınmazların 1955 yılından sonra taşlık, çalılık ve fundalıkların temizlenmek suretiyle para ve emek sarfıyla imar - ihyasının tamamlanarak tarım arazisi haline dönüştürüldüğü ve 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca zilyetlik koşullarının davacı ve müdahiller yararına gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Hükme dayanak alınan uzman orman bilirkişi ...’in hazırladığı 25.6.2002 tarihli raporda; tescile konu edilen taşınmazların ekli krokide (B-C-D) harfleri ile belirtilen kesimlerinin ... İsale boru hattı üzerinde kaldığı, (A ve E) bölümlerinde anız kalıntıları bulunduğu, (A-B-C-D-E) bölümlerinin %6-8 eğimde, (F) bölümü üzerinde 3 yaşlı zeytin ağacı ve anız olduğu, eğiminin %3-4 olduğu, 1953 tarihli hava fotoğrafından düzenlenmesi yapılan memleket haritasında (A-B-C-D-E-F) bölümlerinin açık alan olarak gösterildiği ve orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiştir. Yine, ziraat mühendisi Harun Çam tarafından düzenlenen 29.8.2002 tarihli raporda (A-B-C-D-E) bölümlerinin %6-8 eğimde buğday anızı bulunduğu, (F) bölümünün ise, %4-5 eğimde üzerinde 3 yaşlı zeytin fidanlarının bulunduğu ve anız durumunda,
tarım arazisi olduğu açıklanmıştır. Taşınmaz bu haliyle çalılık, yol ve dere ile çevrili, ... Baraj Göl sahasına yakın ve korunma alanında olup, üzerinde kısmen ...-... Su Temin Projesi Arıtma Tesisi İsale Hattı ve Dağıtım Şebekesi bulunmaktadır.
Yörede orman kadastrosu yapılmamıştır. Yerel bilirkişi beyanına göre, çekişmeli taşınmaza komşu olan parsellere uygulanan kayıtların çekişmeli taşınmaz yönünü kah, tepe, çalılık ve fundalık okuduğu gibi, 1955 yılında yapılan kadastro paftasında, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer taşlık, çalılık ve fundalık olarak gösterilmiştir. Bu gibi yerler orman kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarihe kadar 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğundan, ancak, orman kadastrosu yapılarak kesinleştiği tarihten sonra zilyetliğe konu olabilir (HGK.nun 12.5.2004 gün ve 2004/8-242-292 sayılı kararı). Yörede orman kadastrosu yapılmadığına göre davacı gerçek kişinin zilyetliğine değer verilemez.
Diğer taraftan, davanın devamı sırasında 2002/175 sayılı dosyada davacının 2/4 payının ... ve ...’a, 2002/179 sayılı dosyada ½ payın ...’a, 2002/25 sayılı dosyada ½ payın ...’a devir edildiği ve bu kişilerin de davaya katıldığı gerekçesiyle adlarına tescil kararı verilmiştir. Ne var ki; davacı ve katılan davacılar yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki 40-100 dönüm araştırılması Kadastro Müdürlüğünden sorulmamış ve son keşiften sonra taşınmazda pay devir aldığını bildirerek davaya katılan ve davacı vekili ile aynı soyadı taşıyan ...’ın iddiasına karşı koymayan davacının gerçek zilyet ve malik olmadığı, bu durumun yargılamanın ve hayatın olağan akışına ters düştüğü düşünülmemişse de yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bu konulara işaret edilmiş, ayrıca, bozma nedeni yapılmamıştır." denilmiştir.
Mahkemece, yeniden yapılan yargılama sonunda, önceki kararda direnilmiş, hüküm Hazine, Orman Yönetimi, ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 09.07.2008 gün ve 2008/20-487-488 sayılı kararında; özel daire bozma kararına uyulması gerektiği açıklanarak, direnme kararı bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve müdahil davacılar ile davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmekle tekrar bozulmuştur.
Dairenin 12.03.2013 gün ve 2012/13526 - 2013/2664 sayılı bozma kararı özetle;"Davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, davalı Hazine 05/11/2009 tarihli dilekçe ile Medenî Kanun 713/6. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescilini istemiş olup, Hazinenin bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.
Ayrıca, kabule göre de davanın ret sebebi aynı olmasına rağmen, davalı Hazine ve Orman Yönetimi lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine, 10.06.2003 tarihli fen bilirkişi raporunda (A, E ve F ) harfleri ile işaretli taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ..., müdahiller ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.Genel arazi kadastrosu 09.04.1954 tarihinde yapılmış ve sonuçları 06.07.1954 - 04.08.1954 tarihleri arasında ilân edilip kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilâmına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişi tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında, düşük eğimli, orman sayılmayan
yerlerden olduğu, davacı ve müdahil gerçek kişiler yararına zilyedlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği saptanarak, tarım arazisi niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 27/05/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.