16. Hukuk Dairesi 2013/11501 E. , 2014/3173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÖLE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2006/121-2013/70
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K. Köyü çalışma alanında bulunan 127 ada 256, 154 ada 97, 103 ve 153 parsel sayılı sırasıyla 44.109,90, 6.426,45, 6.265,45 ve 5.165,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 127 ada 256 parsel sayılı taşınmaz ham toprak vasfı ile Hazine adına tespit görmüş diğer taşınmazlar mera vasfı ile orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Davacı M.. K.., dava konusu 127 ada 256 parsel sayılı taşınmaz içerisinde sınırlarını göstereceği bölümün tapu kaydı ile diğer parsellerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile adına tescili talebi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (E) harfi ile gösterilen 14.534 metrekarelik bölümün 127 ada 256 parselden ifrazı ile davacı adına tesciline, 127 ada 256 parselin kalan bölümün tespit gibi tesciline, dava konusu 154 ada 97, 103 ve 153 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davanın reddine, dava konusu taşınmazların mera vasfı ile özel siciline kaydına karar verilmiş; hüküm, Hazine ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davalı Hazinenin 127 ada 256 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın hükme dayanak yapılan fen bilirkişisi raporunda (E) harfi ile gösterilen bölümünün davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesine göre haritası olan tapu kayıtlarının kapsamının haritasına göre belirlenmesi gerekir. Davacı tarafından dayanılan 27.11.1995 tarih 19 sıra numaralı tapu kaydı tescil ilamı ile oluştuğu halde sözü edilen ilam ve krokisi uygulanmadığından yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın dayandığı tescil dosyasının getirtilmesi, tescil dosyası bulunmaz ise tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı haritası ile getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları ve tescil dosyasındaki tanıkların huzuruyla keşif yapılmalı, keşifte davacının dayanağı tapu kaydına esas alınan tescil ilamı ve haritası teknik bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca kapsamı haritasına göre belirlenmeli, tapu kaydının kapsamı dışında kalan bölümler üzerinde ise tapu kaydının oluştuğu tarih ile tespit tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı göz önünde bulundurularak bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Davacının 154 ada 97, 103 ve 153 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacının, babasının eklemeli zilyetliğine dayandığı, babası adına belgesizden tespit edilen taşınmaz miktarının yüz dönümü aştığı gerekçesi ile ret kararı verilmiştir. Ne var ki, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın davacıya babasından hangi tarihte, ne şekilde intikal ettiği araştırılıp davacının taşınmazda bağımsız olarak zilyetliğinin 20 yıla ulaşıp ulaşmadığı belirlenmediği gibi, kadastro tespitinde mera olarak sınırlandırılan taşınmazların kadim mera olup olmadığı yöntemince araştırılmamış; dava konusu taşınmazlar üzerinde sürdürüldüğü iddia edilen zilyetliğe ilişkin araştırma da yapılmamıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez. O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, çekişmeli taşınmazlara komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, tespit bilirkişileri ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dava konusu taşınmazların fiilen de kadim mera olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dava konusu taşınmazların davacının zilyetliğinde bulunduğunun tespiti halinde mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların davacıya babasından hangi tarihte ne şekilde intikal ettiği, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, 3 kişilik uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazların niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazların her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğrafları çektirilip, fen bilirkişisine sınırları, fotoğraflar üzerinde kabaca işaretlettirilmeli ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, dava konusu taşınmazlarda davacının bağımsız olarak zilyetliğinin 20 yıla ulaştığının tespiti halinde eklemeli zilyetlikten söz edilmeyeceği göz önüne alınmalı, bağımsız zilyetlik süresinin 20 yıla ulaşmaması halinde ise belgesiz olarak davacının babası tarafından edinilen belgesiz taşınmazlar da değerlendirilmeye alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.