Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2601
Karar No: 2014/5826
Karar Tarihi: 27.05.2014

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/2601 Esas 2014/5826 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/2601 E.  ,  2014/5826 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Elazığ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 27/09/2013
    NUMARASI : 2008/98-2013/616

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı N.. B.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, Elazığ İli, ....... Köyünde bulunan dava dilekçesi ekindeki krokide (B) harfiyle gösterilen yaklaşık 11531 m² taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, üzerinde ev inşaatı ve tarım yapmak suretiyle malik sıfatıyla zilyet olarak kullandığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek taşınmazın ve üzerindeki evin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı N.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce yapılmış orman kadastrosu çalışması bulunmamakta, 766 sayılı Tapulama Kanununa göre yapılıp 12.06.1968 tarihinde kesinleşen genel arazi kadastrosu işlemi sırasında çekişmeli taşınmaz, kültür arazisi dışındaki taşınmazlardan olması nedeniyle tesbit harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Dava, davacı tarafından imar - ihya edilen ve muristen kalmadığı iddia olunan tapusuz taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tescili istemine ilişkin olup, mahkemece; taşınmazın önceleri davacının murisi Hıdır tarafından kullanılmakta iken zilyetliğinin davacıya devredildiği, taşınmazın terekeye tabî bir taşınmaz olduğu ve diğer mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanması halinde dahi dava konusu yerin zilyetlikten tesciline karar verme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
    Şöyle ki; davacı, tesciline karar verilmesini talep ettiği taşınmazın kendine miras kalmadığını, imar ve ihyasını kendisinin yaptığını iddia etmekte, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın içindeki evin davacının babası tarafından yapıldığını ve çevresindeki tarlanın babası tarafından kullanıldığını, sonrasında davacı tarafından kullanıldığı beyan edilmekte iken taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığını, taşınmazın kadastrodan sonra kim tarafından ne şekilde ve hangi tarihler arasında imar ve ihya edildiğini net olarak açıklamamışlar, taşınmazın davacının babasından intikal şekline ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır.
    Bu nedenle, mahkemece yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklar HMK"nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılmalı, aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, dava konusu taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları ve taşınmazın davacının babasından kalıp kalmadığı, babasından kalma ise murisin sağlığında çocukları arasında yaptığı paylaşım sonucu davacıya düşüp düşmediği ya da ölümünden sonra terekenin paylaşımı ile davacıya kalıp kalmadığı hususlarının yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde HMK"nun 261. maddesi gereğince giderilmesine çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri ilmî esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmelidir.
    Taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edilmesi ya da taksimin varlığı halinde diğer kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
    Taksimin davacı tarafından ispatlanmaması halinde, TMK"nun 640/2 ve 702/2 maddelerine göre, miras bırakanın ölüm tarihine göre mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK"nun 701 ve 702. maddelerine göre, belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı, taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK"nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oy birliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı birlikte dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu tescil harici taşınmazın sadece kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Bu haliyle davacının tek başına davalı Hazineye karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Dava dışı kalan mirasçıların, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK"na göre, sonradan muvafakatlarının alınması ya da miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesi de mümkün bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmelidir.
    Ayrıca, tescil davasının konusunu ancak tapusuz taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide eklenmek suretiyle taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığı Elazığ Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığı ve kazanmayı sağlamaya yeterli zilyetlik süresinin geçip geçmediği gözönünde bulundurulmalı ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı N.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/05/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi