20. Hukuk Dairesi 2014/3539 E. , 2014/5857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2012
NUMARASI : 2010/131-2012/140
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı H..A.. D.. vekili, 06.04.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; K.Maraş .. İlçesi, .. Kasabası, .. Mevkiinde kain sınırlarını bildirdiği taşınmazın müvekkili tarafından uzun senedir imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini, nizasız ve fasılasız olarak 20 yıldır kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı Hazine vekili, 16.04.2010 tarihli dava dilekçesinde özetle; Kahramanmaraş İli, ..İlçesi, .. Kasabası, .. Mevkii kuzeyi, güneyi, batısı tescil harici yer, doğusu Ö..K.. kullanımında olan tapusuz taşınmaz ile çevrili Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza davalıların 22-23/03/2010 tarihlerinde zeytin dikmek suretiyle müdahale ettiklerini, davalıların bu taşınmaz hakkında korunmaya değer hiçbir haklarının olmadığını, dava konusu yere yapılan müdahalenin haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazın özel mülkiyet konusu olmayıp Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek, dava konusu yere davalılar tarafından yapılan müdahalenin men"i ile dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kırmızı kalemle taralı 3456,94 m2"lik kısmın H..A.. D..adına tapuya tesciline, (A) harfi ile gösterilen 11312,83 m2"lik kısım yönünden davasının reddine, bu kısmın orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline ve bu bölüme yönelik H.. A.. D.. müdahalesinin men"ine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dosya davacısı Hazine vekili tarafından (B) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1959 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Bölgede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılarak 30.09.2002 tarihinde altı aylık ilâna çıkarılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
Her ne kadar mahkemece, temyize konu (B) harfi ile gösterilen 3456,01 m2"lik alanın kesinleşen tahdit dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı gerçek kişi yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Şöyle ki; taşınmazın üzerinde bir yaşında zeytin fidanları dikili olduğunun belirtildiği, 23/07/2010 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları taşınmazın davacıya babasından kaldığı, eskiden bağ olduğu, bağ kuruyunca sökülüp arpa, buğday, nohut ekilerek kullanıldığı, geçen yıl zeytin fidanlarının dikildiği şeklinde olmasına rağmen,
14/06/2011 tarihli celsede dinlenen tanık beyanları ise; dava konusu taşınmazın orman-mera niteliğinde olduğu, davacının 2010 yılının 3. ayında iş makinası getirerek çalı ve taşlıkları temizleyerek etrafını çevirdiği, ondan önce kimse tarafından kullanılmadığı, mahallenin hayvanlarının otlatıldığı yönündedir.
Ziraat bilirkişi raporunda da; taşınmaz üzerinde önceleri bağcılık yapıldığına dair ya da buğday, arpa, nohut üretildiğine dair bulguya rastlanılmamış olduğunun belirtilmesi karşısında, taşınmaz üzerinde davacı taraf yararına imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında duraksama hasıl olmuştur. Orman bilirkişi raporunda ise, sadece kesinleşen tahdit ve eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarına dayalı uygulama yapılmış olup, taşınmazın dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait resmî belgelerde ne şekilde tasarruf edildiğine dair inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Taşınmazın hangi yıllardan beridir tarım arazisi olarak kullanıldığı hususu net olarak saptanmamıştır.Yine, orman bilirkişi raporuna ekli, dava konusu taşınmazın gösterildiği en eski tarihli memleket haritasında taşınmazın bulunduğu yerde dere olduğu anlaşıldığı halde, jeolog bilirkişi görüşü alınmamıştır. Davalı Hazine tarafından, söz konusu yer ile ilgili davacı gerçek kişinin dilekçe ile kiralama talebinde bulunduğu dolayısıyla taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla zilyetliği bulunmadığı belirtilmesine rağmen, mahkemece bu doğrultuda araştırma yapılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmî olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde, doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece; öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde yapılan orman kadastrosuna ilişkin; işe başlama, çalışma ve askı ilân tutanakları ile kesinleşmiş orman tahdit haritası ve en eski tarihli hava fotoğrafı ile bu hava fotoğrafından üretilmiş en eski tarihli memleket haritası ve varsa amenajman planı, davanın açıldığı tarihten 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, dava konusu taşınmazı ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri, yine taşınmazın çevresinde tescil davası sonucu oluşmuş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bu tescil dosyalarının dava dosyaları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki orman mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi ve jeolog bilirkişi ile yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosuna ilişkin orman kadastro haritası ile irtibatlı kroki çizdirilmeli ve yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı yönünde ayrıntılı rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yetersiz araştırma ve soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı birleşen dosya davacısı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 29/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.