Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1030
Karar No: 2020/3443

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1030 Esas 2020/3443 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/1030 E.  ,  2020/3443 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı şirket, davalı kurum ile sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi akdettiklerini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranıldığından bahisle 33.340,00 TL cezai şart tahakkuk ettirdiğini, bunun sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmeye aykırı davranışının bulunmadığını ileri sürerek cezai şartın iptalini ve yapılan kesintinin tahsilini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13.H.D.nin 10/04/2017 tarih ve 2017/697-4184 E/K sayılı ilamı ile, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında oluşan uyuşmazlığın çözümünde de genel mahkemelerin yetkili ve görevli olduğundan işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda uygulanan cezai işlemin tıbbi gerekçelere ve mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
    HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı, işletmekte olduğu hastanesinde 02.06.2013 tarihinde acilden giriş yapan hasta ile ilgili, ilk muayenesinin yapıldıktan sonra genel cerrahi branşına gönderildiğini, hastanın ameliyata alındığını ve kendisine üç ayrı branş doktoru tarafından “ince bağırsak perforasyonunda primer sütür, damar onarımı, direkt, alt ekstremite, splenografi” işlemleri yapıldığını, hastaya acil halin sonlandığına ilişkin formun imzalatıldığını, hastanın ameliyatına hastanın bilgisi ve istediği dahilinde plastik cerrahi dahil 3 branşta doktor girdiğini, yapılabilecek tüm müdahale ve işlemlerin tek seferde yapıldığını belirterek yapılan kesintinin haksız olduğunu bildirmiş, davalı taraf ise acilden giriş yapan hastaya verilen tedavi hizmetlerinin uygun olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmeye, ... hükümlerine ve ilgili mevzuata göre yapılan kesintilerin yerinde olduğunu savunmuştur. Mahkemece; bir genel cerrahi uzmanı ve bir kalp–damar cerrahi uzmanı bilirkişiden oluşan 23.01.2018 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli bulunması nedeniyle hükme esas alınması suretiyle davanın reddine karar verilmiş ancak hükme esas alınan bilirkişi raporuna davacı tarafça itiraz edilmiştir. Davacı taraf bilirkişi heyetinde ... uzmanı bilirkişisinin de bulunması gerektiğini, raporda irdelenen ... 1.9.1. maddesinin 25.8.2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini, somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığını ayrıca hastanın SGK İl Müdürlüğüne yazdığı dilekçede acil halin sonlandığına ilişkin kendisinin bilgilendirildiğini teyit ettiğini ileri sürmüştür. Her ne kadar mahkemece, bilirkişi heyetindeki doktorun, doktorluk görevi yanında görevi gereği Sağlık Uygulama Tebliği uzmanı da olması nedeniyle davacı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; dava konusu uyuşmazlık hakkında davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı gerekçeli itirazlarını da karşılayacak şekilde ek bilirkişi raporu alınmadığı gibi, kararda bu hususlar tartışılmadan bilirkişi raporuna uyulduğu belirtilerek yetersiz gerekçe ile hüküm verilmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, içerisinde ... değerlendirme uzmanının da bulunduğu en az üç kişiden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi