Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4261
Karar No: 2014/5943

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/4261 Esas 2014/5943 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/4261 E.  ,  2014/5943 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayılı hükmün; Dairemizin 21/02/2012 gün ve 2012/1511 - 2012/2411 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davalı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içindeki tüm belgeler incelenerek gereği düşünüldü.
    K A R A R
    Kadastro sırasında ... Köyü 106 ada 198 parsel sayılı 22715,18 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmış, katılan davacı ... Yönetimi 11/05/2010 tarihli harçlı dilekçesiyle taşınmazın orman vasfında olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, Hazinenin açtığı davanın reddine, Orman Yönetiminin açtığı davanın kabulüne ve dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, 106 ada 198 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine ve davalı ... tarafından temyizi üzerine Dairenin 21/02/2012 gün ve 2012/1511 E. 2012/2411 K. sayısı ile; [""Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce yapılan ve 16/04/2007 ilâ 16/10/2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiğine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına""] karar verilmiştir.Davalı gerçek kişi, karar düzeltme dilekçesinde; Yargıtayın ""Dava konusu taşınmazın 2007 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu snırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, 150 yılı aşkın tarım arazisi olduğu halde tahdit dışındaki yerin orman içi açıklığı kabul edilemeyeceği, orman bilirkişi raporunun kendi içinde ve ziraat raporu ile çelişkili olduğu, yerel mahkeme kararının yasaların açık hükmüne aykırı olduğu gerekçeleri ile onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.Davalı gerçek kişinin karar düzeltme dilekçesinin incelenmesinde; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, tesbit tarihinden önce yapılan ve 16/04/2007 ilâ 16/10/2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Bu uygulamada dava konusu taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır. Orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdit dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak; hava fotoğrafı ve memleket haritasına dayalı olarak yapılan incelemede taşınmazın orman içi açıklığı konumunda, orman bütünlüğünü bozan % 10-35 eğimde orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş, taşınmazın konumu memleket haritasında işaretlenmişir. Ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın yer yer % 6 - 7 oranında taşlık, %5-10 eğimde tarıma elverişli tarım arazısı olduğu, ancak meyil ve hava fotoğrafı ile haritalar dikkate alındığında orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir.Somut olayda; yörede 2007 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. Maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında taşınmaz, daha önce kesinleşen orman kadastrosu dışında kaldığından halihazır durumu dikkate alınarak tarla olarak
    sınırlandırılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Eldeki dava ise, Hazine tarafından Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olduğu iddiasıyla açılmıştır. Davacı Hazine, 11 Nisan 1289 tarih ve 115 numaralı tapu kaydını yargılama sırasında ibraz etmiş; Orman Yönetimi, davaya keşiften sonra alınan raporlar nedeniyle orman iddiasıyla harçlı olarak katılmıştır.Mahkemece hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunun incelenemsinde; çekişmeli taşınmazın tamamının 1956 tarihli memleket haritasında beyaz renkli açık alanda kaldığı, amenajman planı ve hava fotoğrafından oluşan resmî belgelere göre orman sayılamayan beyaz renkli açık alanda kaldığı ve eğiminin % 12"den az olması nedeniyle kadastro tesbiti tarla olarak yapıldığı, taşınmazın kuzey ve güneyde tarım arazileri ile çevrili olduğu, doğudaki yoldan sonra yine tarım arazileri ile çevrili olduğu, batı yönde ormana ve orman parseline bitişik olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın bu hali ile 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesine göre orman içi açıklığı olduğundan sözedilemez. Kaldı ki; taşınmaz, kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bulunmakta olup, eylemli olarak orman olması olgusu dışında taşınmazın niteliğinin değiştirilmesi olanağı da yoktur. Taşınmaz, senetsizden tesbiti yapıldığına ve davacı Hazine tarafından, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olduğu iddiasıyla dava açılmış olduğuna ve nitelik değiştirme yönünde bir talebi de bulunmadığına göre, zilyetlik koşullarının davalı gerçek kişi yararına oluşmadığının kabulü halinde dahi taşınmazın tesbitteki niteliği ile Hazine adına tescili gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamaktadır. Temyize konu taşınmaz hakkında, davacı Hazine tarafından tapu kaydı mahkemeye sunulduğu halde, mahkemece 198 sayılı parsel dışındaki taşınmazların tapu kayıtları getirtilip yöntemince uygulanmamış, çekişmeli parsele uyup uymadıkları belirlenmemiştir. Tapu kaydı uygulaması ise yetersiz olup, yeterli inceleme yapılmadan kaydın uymadığı belirtilmiştir. Diğer taraftan, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazın orman sayılan yerlerden ve aynı zamanda orman içi açıklığı olduğu belirtilmiş ise de, rapora ekli memleket haritasında taşınmazın beyaz renkli orman sayılmayan alanda görüldüğü, komşu parseller hakkında da aynı iddia ile açılan davaların halen derdest olduğu, bu haliyle raporun çelişkili ve yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Yetersiz ve çelişkili raporlar hükme esas alınamaz. Taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmasına rağmen imar ve ihyasının tamamlanmadığı ve orman bütünlüğünü bozduğu ve orman içi açıklığı olduğu gerekçesiyle Hazinenin davasının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi ve bu kararın onanması maddi hatadan kaynaklanmakta olup; maddi hata usûli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceğinden, davalı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının resmî belgelere dayalı olarak uygulama ve araştırmaya yönelik bozulması gerekmiştir.
    Bu nedenle; mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tapu iptali tescil davalarında dava tarihinden ve kadastro tesbitine itiraz davalarında ise tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları eski ve yeni haritalar ayrı ayrı bulunduğu yerlerden istenip getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir toprak uzmanı ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel
    bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritaları ölçeklerinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilmesi, yine değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilmeli, ve değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişi) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin KABULÜ ile Dairenin 21/02/2012 tarih ve 2012/1511 - 2012/2411 sayılı kararıyla Onama Kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 12/05/2010 tarih ve 2009/436 - 2010/554 sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi