22. Hukuk Dairesi 2016/30709 E. , 2016/24653 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığının ...2016 tarihli ve 2015/... esas 2016/... karar sayılı toplu iş sözleşmesi niteliğindeki kararının ve eki toplu iş sözleşmesinin hükümsüz olduğunun tespitine ve öncelikle tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davayı yetki yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile ... arasında 01.03.2014 ilâ 31.12.2015 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, 10.07.2015 tarihli yetki belgesi ile davalı ... Sendikasının yetkili olduğunun belirlendiğini, müvekkili şirket tarafından 24.07.2015 tarihinde ...nın bağlı olduğu kamu işveren sendikası ..."e toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yapması için yasal süresinde yetkilendirme yapıldığını, mevzuatın emrettiği süre ve şekilde yetkilendirilen ..."in 28.07.2015 tarihli yazısı ile “...yetki belgesinin alındığı tarihte ihale sözleşmesinin süresinin bitimine bir yıldan az süre kalmış olması nedeniyle 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince toplu iş sözleşmesi sürecinin yürütülmesine ve sonuçlandırılmasına hukuken imkan bulunmamaktadır” şeklinde bildirimde bulunulduğunu, daha sonra ... tarafından toplu görüşme için müvekkili şirkete çağrıda bulunulduğunu ancak müvekkili tarafından toplu iş sözleşmesi görüşmesine katılınmadığını, davalı işçi sendikasının başvurusu üzerine Yüksek Hakem Kurulunca toplu iş sözleşmesinin oluşturulduğunu, mevzuatın emrettiği tüm yetkilendirmeleri tam ve zamanında yapan müvekkil şirketin Yüksek Hakem Kurulu tarafından oluşturulan toplu iş sözleşmesi gereği ortaya çıkan fiyat farkından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını ileri sürerek ..."in 28.07.2015 tarihli yetkilendirmenin reddi işleminin iptaline, Yüksek Hakem Kurulunun ...2016 tarih ve 2015/... esas, 2016/... karar sayılı toplu iş sözleşmesinin hükümsüz olduğunun tespitine ve tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yetkili mahkemenin ...İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasanın 53. maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı ise, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir. Şüphesiz, sendikaların belirtilen amacı gerçekleştirebilecekleri en iyi araç, serbest toplu pazarlık hakkı çerçevesinde bağıtlanacak bir toplu iş sözleşmesidir.
Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir(GÜNAY, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942).
6356 sayılı Kanun"un “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun’un 41. ve devamı maddelerinde belirtilen usule göre yetki belgesinin alınmasından sonra yapılacak çağrı ile toplu görüşme süreci başlayacaktır. Toplu görüşme sürecinde taraflarca anlaşma sağlanması durumunda toplu iş sözleşmesi bağıtlanacak, aksi halde ise arabuluculuk aşaması ve daha sonra ise grev aşaması gündeme gelecektir. Grev kavramı da, aynı Kanun"un 58. maddesinde “İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmaları” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun 60. maddesine göre, grev kararı ancak arabuluculuk aşamasından sonra alınabilecektir.
Anayasanın 54. maddesinin üçüncü fıkrasında, grev ve lokavtın yasaklanabileceği hallerin kanunla düzenleneceği belirtildikten sonra devam eden fıkrada da, grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kurulu tarafından çözüleceği ifade edilmiştir. 6356 sayılı Kanun’un 51. maddesinde de, grev ve lokavtın yasak olduğu uyuşmazlıklarda, arabulucu aşamasında da anlaşma sağlanamadığı takdirde taraflardan birisinin Yüksek Hakem Kuruluna başvurabileceği ifade edilmiştir. Aynı Kanun"un 62. maddesinde ise grev ve lokavtın yasak olduğu işler belirtilmiştir.
Hukukumuzda, yukarıda belirtilen düzenlemeler doğrultusunda, toplu görüşme süreci işçi sendikası ile işveren sendikası yahut sendika üyesi olmayan işveren arasında yürütülecek ise de, kamu kurumlarında hizmet alımı yolu ile faaliyet gösteren alt işveren işyerleri yönünden kısmen ayrıksı düzenlemeler öngörülmüştür.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu"nun sekizinci maddesine 6552 sayılı Kanun ile eklenen fıkraya göre “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
Madde doğrultusunda düzenlenen ve 22.01.2015 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanan “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” ile de uygulamanın esasları ayrıntılı olarak tanzim edilmiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 5. maddesine göre, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihteki davalının Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde veya işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede görülür. İş mahkemelerinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olduğundan, anlaşma ile bertaraf edilemeyeceği gibi genel yetki kuralları da uygulanmaz. Hatta, davalı tarafından yetki itirazında bulunulmamış olsa bile, mahkemece yargılamanın her aşamasında yetki hususunun gözetilmesi gerekir.
5521 sayılı Kanun"un gerekçesinde, mahkemenin yer itibariyle yetkisi konusundaki hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu açıkça ifade edilmiş ve 5. maddede belirtilen yetki kuralına aykırı sözleşmelerin geçersiz olduğu belirtilmiştir. Kamu düzenine ilişkin ve kesin olan yetki kuralına aykırı sözleşme yapılamaz. Bu halde, yetki itirazı ilk itirazlardan olmadığından, taraflar yargılama bitinceye kadar yetki itirazında bulunabileceği gibi, mahkeme de yargılamanın her aşamasında kendiliğinden yetkisizlik kararı verebilir.
Dosya içeriğinden, davacı alt işveren şirket ile ... arasında 01.03.2014 ilâ 31.12.2015 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, söz konusu alt işveren işyeri ile ilgili davalı işçi sendikasına toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğuna dair 10.07.2015 tarihli yetki belgesi verildiği, bilahare alt işveren tarafından 4735 sayılı Kanun"un 8. maddesi ve “Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik” hükümleri gereğince toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürütmesi için 24.07.2015 tarihinde davalı kamu işveren sendikasına yetki belgesi verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından yetkilendirilen davalı kamu işveren sendikasının ise, 28.07.2015 tarihli yazısı ile yetki belgesinin alındığı tarih itibariyle ihale sözleşmesinin bitimine bir yıldan az süre kalmış olması sebebiyle, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince toplu iş sözleşmesi akdetme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle yetkilendirmeyi reddettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı işçi sendikası tarafından toplu görüşme sürecine devam edilmiş ve nihayetinde uyuşmazlık Yüksek Hakem Kuruluna intikal etmekle ...2016 tarih ve 2015/... esas, 2016/... karar sayılı karar ile toplu iş sözleşmesi oluşturulmuştur.
İnceleme konusu davada, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6552 sayılı Kanun ile değişik 4735 sayılı Kanun"un ve 6356 sayılı Kanun"un uygulanmasından kaynaklanan karma nitelik arz etmektedir. Bu cümleden olarak, somut olayda sadece 6356 sayılı Kanun"dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Bu itibarla, Dairemizce daha önce benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda görevli makamın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı yönünde karar verilmiş ise de, konunun yeniden değerlendirilmesi neticesinde, uyuşmazlığın karma niteliği nazara alındığında, somut olayda yetkili mahkemenin 5521 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği ve buna göre davalıların yerleşim yeri mahkemesinin yetkili mahkeme olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.11.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.