3. Hukuk Dairesi 2020/1294 E. , 2020/3480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen yedi yıl süreyle sözleşmenin feshi işleminin iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine yönelik olarak verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2005 yılı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ve Türk Eczacılar birliği arasında imzalanan protokolün "sözlemenin feshini gerektiren hususlar başlıklı" bölümünün 1.maddesi (m) bendi gereğince 7 yıl süre ile sözleşmesinin feshedildiğinin, fesih sebebi olarak da kuruma fatura edilen reçetelerde sahte kupür tespit edilmesinin gösterildiğini, sözleşmenin feshinin hukuka aykırı olması sebebiyle kurumun ilgili kararının iptali ve sözleşmenin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı hakkında ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ... Adli Tıp Kurumundan uyuşmazlığa konu olan ilaç kupürleri hakkında inceleme yapılarak sahte olduklarının tespit edildiği, sahte olduğu tespit edilen kupürlerin iğfal kabiliyeti olup olmamasının davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacının davalıya fatura ettiği reçete ekinde yer alan kupürlerin sahteliğinin ortaya konulmuş olması, taraflar arasında imza edilen taahhütnamenin atfı münasebetiyle 2005 yılı protokol hükümleri uyarınca davacı ile yapılan sözleşmenin feshinde davalının haklı olduğu ve fesih işleminin yerinde olduğundan, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle, dairelerince benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşıldığından, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı tüm istinaf sebepleri yerinde bulunmayarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacı eczanenin kuruma sahte kupür içeren reçete fatura etmesi nedeniyle hakkında uygulanan, sözleşmenin 7 yıl süreyle feshine dair işlemin iptali talebine ilişkindir.
Davacı hakkında, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yapılan ceza yargılamasında kuruma fatura ettiği reçetelerin sahte olduğunun Adli Tıp Kurumu’nca tespit edilmiş olması gerekçesiyle üzerine atılı özel belgede sahtecilik ile kamu kurum ve kuruluşlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarını işlediği gerekçesiyle HAGB kararı verilmişse de dosya kapsamından sahte kupürlerin eczacı tarafından düzenlendiğine ilişkin mahkumiyete yeter delil bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ceza mahkemesi kararlarının, hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen 6098 sayılı TBK"nun 74. maddesinde (BK m. 53) "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz." hükmü yer almaktadır. Bu açık hüküm karşısında, Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Ceza mahkemesince verilen mahkumiyet ve suçun sanık tarafından işlenmediğine dair aklama kararları ile eylemin hukuka aykırılığını ve nedensellik bağını saptayan maddi olgular hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın maddi nedensellik bağını tespit eden kesinleşmiş hükmünün, hukuk hâkimini bağlamasına 6098 sayılı TBK"nun 74. maddesi engel değildir.
Davalı hakkında verilen ve kanundan kaynaklanan kesin karar niteliğinde bulunan ceza mahkemesi kararı, tek başına hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değildir. Zira söz konusu ceza mahkemesi kararının taraflarca temyiz edilme ve dolayısıyla derecattan da geçirilme imkanı yoktur. Ayrıca HAGB olarak verilen bu karar TBK’nun 74. maddesine göre sübut bakımından kesin hüküm oluşturmayacağından hukuk mahkemesini bağlamaz. Dolayısıyla davacının sahte kupür ihtiva eden ilaçlara ilişkin faturalarının bulunduğunu beyan ettiği anlaşıldığından, bu faturaların getirtilmesi suretiyle, dosya kapsamında toplanan belgeler ve uyuşmazlığa konu olaya kurum tarafından uygulanan protokolden sonra taraflar arasında yürürlüğe giren sonraki protokol hükümlerinin de değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 25/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.