Esas No: 2022/8813
Karar No: 2022/10229
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/8813 Esas 2022/10229 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2022/8813 E. , 2022/10229 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 09/09/2018 tarihinde davalı ... nezdinde ... poliçesi ile sigortalı olan aracın tek taraflı kazası sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacı müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden yasal faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminat talebini 51.729,11 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın usulden reddine karar verilmiş, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın kabulü ile 49.922,93 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 02/08/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik'i, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik'i, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda hükme esas alınan Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 17/07/2019 tarihli raporda davacının, sağ omuz fleksiyon, ekstansiyon ve abduksiyon kısıtlılığına bağlı tüm vücut fonksiyon kaybı oranı Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre % 6 olarak hesaplanmış, itiraz hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise maluliyet raporunun usule uyun ve yeterli olmadığını savunmaktadır.
Davaya konu kaza tarihi 09/09/2018 olup, kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliktir.
Buna göre, İtiraz Hakem Heyetince kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca, usulüne uygun, denetime ve karar vermeye elverişli olacak şekilde başvuranın (davacının) maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla önceki raporların da irdelendiği yeni bir rapor alınıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda; davacı, temyiz eden davalıya sigortalı araçta yolcu konumundadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde olayda hatır taşıması olduğunu savunmuş, İtiraz Hakem Heyetince, başvuru sahibinin hatır için taşındığına ilişkin hiçbir bilgi belgeye rastlanmadığı, hatır taşımasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalının itirazının reddine karar verilmiştir.
Soruşturma aşamasındaki ifadelerden davacı ile dava dışı araç sürücüsünün arkadaş oldukları anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden, somut olayda davacının davalı sigortalı araçta hatır için taşındığının kabulü gerekir. Aksi hususta ispat edilmiş değildir.
Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince karar verilirken, somut olayda hatır taşıması bulunduğu kabul edilerek tazminattan Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde ve hatalı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinde "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2,3 ve 4 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.