8. Ceza Dairesi 2020/3133 E. , 2020/17502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Hükmolunan cezanın süresi itibariyle kabulünde yasal olanak bulunmayan sanık ... müdafinin duruşma talebinin CMUK.nın 318. maddesi uyarınca reddi ile, dosya üzerinden yapılan incelemede;
Ceza Genel Kurulu"nun 05.10.2010 gün 2010/9-172 Esas 2010/185 Karar, 16.05.2019 gün 2018/16-60 Esas 2019/431 Karar ve 28.05.2020 gün, 2018/7-511 Esas, 2020/236 Karar sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir. Yerel mahkemenin, göreve ilişkin olanlar dışındaki bozma ilamına uyma ya da direnme kararlarından birisini verebilmesi mümkün olup öğretide buna “bozmadan sonraki serbestlik kuralı” adı verilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında mahkemenin bozma kararına ısrar hakkı olduğu vurgulandıktan sonra, ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymanın zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sınırlı biçimde uygulanabilecek olan "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı" kabul edilerek yalnız sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
"Bozmadan sonra serbestlik kuralı" uyarınca bozma kararına uyma ya da direnme kararlarından birini verme konusunda serbest olan ilk derece mahkemelerinin Özel Dairelerinin bozma kararlarına uymayı tercih etmeleri durumunda, bu kez “uymadan sonraki serbestlik kuralı” devreye girecektir. Serbestlik kuralı, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi amacının zorunlu bir sonucu olup mahkemenin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra da sanığın hukuki durumunu yeniden serbestçe değerlendirme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, yerel mahkemece önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu ve niteliği de dahil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK"nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestçe karar verilebilecektir. Nitekim, Yargıtay Özel Daireleri tarafından da ilk temyiz incelemesinde yerinde görülerek bozma konusu yapılmayan hususlar, lüzumu halinde hükmün yeniden temyizen incelenmesi sırasında bozma konusu yapılabilmekte, hatta ilk bozma kararından tamamen farklı olacak şekilde bozma kararı verilebilmektedir.
Diğer yandan, Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış pek çok kararında; uyma kararının dönülebilecek bir ara kararı niteliğinde olmayıp davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan yerel mahkemenin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu açıklanmıştır.
Buna göre, bozmaya uyma kararı verilmesi durumunda, sanığın hukuki durumu yeniden serbestçe değerlendirilerek yeni bir karar verilecektir.
Bununla birlikte uymadan sonraki serbestlik ilkesinin, a-) Özel Dairelerin bozma ilamlarına yerel mahkemece uyma kararı verilmesi hâlinde, bozma kararında belirtilen hukuka aykırılıkla yani bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu, b-) 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesinin son fıkrasında düzenlenen "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı", şeklinde iki istisnası bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 29.07.2008 gün, 2007/559 Esas, 2008/523 Karar sayılı ilamıyla beraat kararı verildiği, bu karara karşı Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinde bulunulduğu, Yargıtay 14. Ceza Dairesi"nin 09.05.2013 gün, 2011/15573 Esas, 2013/5763 Karar sayılı ilamı ile sanıkların atılı suçlardan TCK.nın 109/2, 109/3-b-f, 109/5, 35/2 maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmaları gerektiği belirtilerek bozma kararı verildiği, yerel mahkemenin bozma kararına karşı direnerek, 2013/473 Esas, 2014/371 Karar sayılı ilamı ile sanıklar hakkında yeniden atılı suçlardan beraatlerine karar verildiği, direnme kararı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 02.04.2019 gün 2017/14-276 Esas, 2019/290 Karar sayılı ilamı ile mahkemece usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verildiği, yerel mahkemece Ceza Genel Kurulu"nun bozma kararına uyulmasına karar verildiği anlaşılmakla, yerel mahkeme tarafından Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun bozma kararından sonra deliller yeniden değerlendirilerek sanıklar hakkında bu kez mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık ..."in bir sebebe dayanmayan ve sanık ... müdafinin dava zamanaşımı süresinin dolduğuna, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına aykırı karar verildiğine, suçun sübut bulmadığına, suçun cinsel amaçla işlenmediğine yönelik ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 26.10.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.