1. Hukuk Dairesi 2020/1814 E. , 2021/5890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacı ... tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince yerinde görülerek, davalı ... adına yapılan tescilin yolsuz olduğu, diğer davalıların da iyiniyetli sayılamayacakları gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ... ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ..., davaya konu ... nolu parselin ihale suretiyle davalı ...′e satıldığını, ancak ihalenin dayanağı olan Belediye Meclis Kararının Danıştayca iptal edilip kesinleştiğini, böylece tescilin yolsuz hale geldiğini, taşınmazı ...′dan satın alan davalı ...′in ve ...′den satın alan davalı ...′ın da iyiniyetli sayılamayacaklarını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taşınmazın gerek ihale ile satışında gerekse sonraki satışında hukuka aykırı bir durum bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
İkinci el konumundaki davalıların iyiniyetlerinin aksinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararına karşı davacı ... tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince yerinde görülerek, davalı ... adına yapılan tescilin yolsuz olduğu, diğer davalıların da iyiniyetli sayılamayacakları gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Gerçekten de, dosya içeriği ve toplanan delillerden; satışın dayanağı olan Belediye Meclis kararının idari yargı yerinde iptal edilmesiyle ihale alıcısı ... adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, sonraki malikler ... ile ...′in de TMK′nın 1024. maddesi uyarınca aynı Kanun′un 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları anlaşıldığına göre, davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığından davalı ...′in temyiz itirazının reddine.
Ancak, son kayıt maliki davalı yönünden tapu iptali ve tescil isteği kabul edildiğine göre, davacı belediyeden taşınmazı ihale ile satın aldıktan sonra diğer davalı ...′ye devreden davalı ... ile taşınmazı son kayıt maliki ...′e devreden ...′nin de haksız fiil niteliğindeki yolsuz tescile taraf oldukları ve yolsuz tescilden son kayıt maliki ile birlikte müteselsilen sorumlu bulundukları gözetilmeksizin haklarındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmesi ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının (B) bendinin tamamen kaldırılmasına ve yerine (B) bendi olarak;
″... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/02/2018 tarih ve 2016/362 Esas - 2018/78 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle KALDIRILMASINA,
Davalılar hakkındaki davanın KABULÜNE,
Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tapu kaydının iptali ile davacı ... Belediyesi adına tapuya TESCİLİNE,
Harçlar Kanununa göre keşfen belirlenen taşınmaz değeri üzerinden alınması gereken 27.324,00 TL harçtan peşin alınan 2.612,86 TL, ve 4.218,15 TL tamamlama harcı toplamı olan 6.831,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.492,99 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca dava değeri (400.00,00 TL) üzerinden hesaplanan 36.450,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 2.612,86 TL peşin harç, 4.218,15 TL tamamlama harcı toplam 6.860,21 TL ve keşif harcı 221,80 TL, bilirkişi ücreti, keşif araç ücreti, tebligat, posta masrafları toplamı 1.610,50 TL olmak üzere toplam 8.692,51 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Artan bakiye gider ve delil avansının taraflara iadesine."" ;
(D) bendinin;
″Davacı tarafça yapılan istinafa başvurma harcı 98,10 TL, posta ve tebligat masrafları 119,00 TL olmak üzere toplam 217,10 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,″ şeklinde düzeltilmelerine ve kararın bu hali ile 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı ... Meclisinin 06.07.2009 tarihli 53 sayılı kararı ile 39 adet taşınmazın satışının uygun görüldüğü, 13.12.2012 tarihinde Belediye Encümenine yapılan ihale ile davaya konu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın davalı ..."e satıldığı, 10.01.2013 tarihinde adına tescil edildiği, ..."in taşınmazı 26.03.2013 tarihinde davalı ..."ye, ..."nin de 08.09.2015 tarihinde kayıt maliki davalı ..."e satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.
İlk satışın dayanağını oluşturan 06.07.2009 tarihli 53 sayılı Belediye Meclisi kararının iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin 31.05.2010 tarihli kararı, Danıştay 8. Dairesince 06.03.2015 tarihinde onanmış, karar düzeltme talebi de 08.04.2016 tarihinde reddedilmiştir. Davacı ... 28.12.2016 tarihinde iş bu davayı açmıştır.
Davacı ..., satışın dayanağını oluşturan Meclis kararının İdare Mahkemesince iptalinden sonra tescilin yolsuz hale geldiğini iddia ederek, tapu iptali tescil talebinde bulunmuş, davalılar ise iyiniyet savunmasında bulunmuşlardır.
TMK"nın 1023. maddesine göre tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı geçerli olur.
Tapu sicilinden veya sicilin dışındaki olaylardan tescilin geçerli olmadığını bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen kişi iyiniyetli sayılır.
TMK"nın 1024. maddesi ise, "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" hükmünü içerir. Ayni hakkın tapu kütüğüne yolsuz olarak tescil edilmiş olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişi iyiniyet savunmasında bulunamaz.
İyiniyet hakkın kazanıldığı anda var olmalıdır. Kötüniyet mahiyeti itibariyle itiraz niteliğindedir. Yargılama bitinceye dek taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından da nazara alınır. Bu husus 08.11.1991 tarihli, 1990/4 Esas, 1991/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilmiştir.
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK"nın 190. maddesi)
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığ olguların varlığını ispatla yükümlüdür. (TMK"nın 6. maddesi)
TMK"nın 3. maddesine göre, Kanunun iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.
Somut uyuşmazlıkta; ilk satışın davacı ... Encümenince 13.12.2012 tarihinde satışın dayanağı Meclis kararının İdare Mahkemesince 31.05.2010 tarihinde iptalinden sonra ihale yolu ile davalı ..."e yapıldığı, taşınmazı ilk elden 26.03.2013 tarihinde, davalı ..."nin, ..."den de kayıt maliki davalı ..."in 08.09.2015 tarihinde satın aldığı, davalı ..."nin kayıtlardaki yerleşim yeri adresinin Ümraniye olduğu, diğer davalı ..."in ise Fransa"da yaşadığı, taşınmazı emlakçı aracılığı ile satın aldıkları, Fransa"da yaşayan kayıt maliki davalının taşınmazı yatırım amaçlı satın aldığını savunduğu, adına kayıtlı başka taşınmazlarının bulunduğu, taşınmazı satın alabilecek maddi güce sahip olduğu, davalılar arasında herhangi bir bağlantının tespit edilemediği, ilk satışın dayanağını oluşturan Meclis kararının İdare Mahkemesince iptal edildiğinin, ikinci el davalılarca satın alma tarihinden önce bilindiği yani kötüniyetli oldukları hususunun davacı tarafından ispat edilemediği, 14.02.1951 tarihli 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında davalıların iyiniyetli olmadıkları yönünde vakıa ve karine de bulunmadığı, açıkladığımız nedenlerden dolayı Bölge Adliye Mahkemesinin davanın kabulüne yönelik kararının doğru olmadığı kanaatinde olduğumuzdan kararın bozulması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.