20. Hukuk Dairesi 2014/3337 E. , 2014/6287 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine,... Köyü 112 ada 3 sayılı parselin bir kısmının, 113 ada 1 sayılı parselin tamamının öncesinde Devlet ormanı sınırları içindeyken, kesinleşen 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı iddiasıyla dava açmış; davanın reddi yolunda verilen karar, Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.10.2005 gün ve 6529 - 12541 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ... Köyünde 1953 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda, 3 parsel sayılı 7500 m2 yüzölçümündeki taşınmazın Mart 1334 D. Tarih 4 numaralı sicilden gelen tapu kayıtları ile ... adına tesbit edildiği, ...vereselerinin 10.08.1954 tarihinde tesbite itiraz ettiği, tapulama mahkemesinin 05.07.1966 gün ve 1965/289 - 102 sayılı kararı ile taşınmazın davacının dayandığı Ekim 1295 tarih 7, 8 ve 9 sıra numaralı tapular kapsamında olmadığı, davalı tarafın dayandığı R.Evvel 1280 tarih D:2, Varak 42 numaralı tapu kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine ve tesbit gibi tescile karar verildiği, kararın 24.05.1967 tarihinde kesinleşip, 15.04.1983 tarihinde hükmen ifraz edilerek 111 - 112 sayılı parsellere gittiği, 111 sayılı parselin yenilemeyle, 113 ada 1 sayılı parsel olarak 3750 m2 yüzölçümüyle ... adına oluştuğu, yine ... Köyü 5 parsel sayılı 57300 yüzölçümündeki taşınmazın, Mart 1334 D. tarih 4 numaralı sicilden gelen tapu kayıtları ile ... adına tesbit edildiği, ...vereselerinin itirazı üzerine, Tapulama Mahkemesinin 05.07.1966 gün ve 1965/291-104 sayılı kararı ile taşınmazın davacının dayandığı Ekim 1295 tarih 7, 8 ve 9 sıra numaralı tapular kapsamında olmadığı, davalı tarafın dayandığı R.Evvel 1280 tarih D: 2, varak 42 numaralı tapu kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine ve tesbit gibi tescile karar verildiği, kararın 24.05.1967 tarihinde kesinleşip, 15.04.1983 tarihinde hükmen ifraz edilerek 108, 109 ve 110 sayılı parsellere gittiği, 108 sayılı parselin 21,487 m2 yüzölçümüyle ... adına oluştuğu, 1340 m2’sinin yol olarak kamulaştırıldığı, 24.09.1998 tarihinde yenileme ile çekişmeli 112 ada 3 sayılı parsele gittiği,
Mahkemece, tesbite esas alınan tapu kaydı ile kesinleşmiş orman kadastrosu, 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulamalarına ilişkin haritaların uygulanmasına dayalı olarak yapılan uygulama sonucu, 1942 orman kadastrosunda çekişmeli 112 ada 3 sayılı parselin 14040.40 m2 bölümünün, 113 ada 1 parselin ise, tamamının orman sınırları içinde bırakıldığı, bu bölümlerin 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığının belirlendiği, tesbite esas alınan tapu kaydı kapsamında kaldığından tapu sahibine intikal ettiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 26.02.1958 gün ve 1957/169-73 sayılı orman kadastrosunun iptaline ilişkin kararı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, tesbite esas alınan tapu kayıtlarının getirtilmediği, Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.02.1958 gün ve 1957/169 - 73 sayılı dosyasının bulunamadığı, hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun hükme yeterli olmadığı, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumunun duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması; tapu kayıtları yöntemince uygulanarak kapsamlarının belirlenmesi” gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne, 112 ada 3 parselin (B) harfi ile işaretli 14040 m2 bölümünün tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, bu bölüme 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince orman sınırı dışına çıkarıldığı şerhinin konulmasına, 113 ada 1 sayılı parsele yönelik davanın reddine karar verilmiş; Hazine tarafından temyiz edilmekle, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/12/12 gün ve 9174-14645 sayılı kararı ile tekrar bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle "1) 113 ada 1 sayılı parsele yönelik temyiz itirazları bakımından; çekişmeli taşınmazın geldisi olan 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak, daha önceki malik...ile Orman Yönetimi arasında görülüp kesinleşen Sulh Hukuk Mahkemesinin 1957/169-1958/73 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası sonucu taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verildiği ve bu durumun Hazine yönünden güçlü delil niteliği taşıdığı gözönünde bulundurularak 113 ada 1 parsel yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu parsele yönelik hükmün onanması gerekmiştir.
2) Ancak, 112 ada 3 sayılı parselin bir bölümünün orman sınırı dışına çıkarıldığı anlaşılmakla, bu bölümün davalı adına kayıtlı tapusunun iptaline karar verilmiştir. Bu bölüm yönünden 6292 sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir." denilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 14.06.2013 günlü celsede, Hazine vekilinin 6292 sayılı Kanun kapsamında davadan vazgeçtiklerini açıklaması nedeniyle, davanın vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu... Köyünde 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu yapılıp kesinleşmiş, ... Köyünden ayrılan ... Köyünde 1979 yılında 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması; 1986 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması yapılmış, dava tarihinden önce kesinleşmiştir. Somut olayda; Hazine, tapuda gerçek kişi adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kalması nedeniyle tapu kaydının iptalini istediğine göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1- a maddesinin uygulanacağı ve buna göre; Hazinenin açılan davadan vazgeçmiş sayılacağı kanunun âmir hükmü gereğidir. Buradaki vazgeçme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesi ve devamında düzenlenen teknik anlamda bir "davadan feragat" olmayıp, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçmedir. Bu nedenlerle mahkemece, davacı Hazine 6292 sayılı Kanun gereğince davadan vazgeçmiş sayılacağından, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükmün 1. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi gereğince konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 10/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.