14. Hukuk Dairesi 2014/2047 E. , 2014/6991 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine ....08.2011 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil; ....04.2012 tarihli asli müdahale dilekçesi ile de asli müdahil ... tarafından ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davacının davasının reddine, asli müdahilin isteminin kabulüne dair verilen 05.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.05.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 27.05.2014 tarihinde oyçokluğula karar verildi.
Dava, inanç sözlemesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın asli müdahil tarafından satın alındığı gerekçesiyle davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı ... ile asli müdahil ... davalı ..."ın evlatlarıdır. Dava konusu taşınmaz ....09.2003 tarihinde davalı ... adına satış yoluyla intikal etmiştir.
Davacı; dava konusu taşınmazın kendisi tarafından ..."dan gönderilen paralarla satın aldığını ve ... kaydının geçici olarak davalı annesi üzerine yapıldığını ve ... devrinin yapılmasına davalının yanaşmadığını ileri sürerek ... iptal ve tescil davasını açmıştır.
Yanlar arasındaki uyuşmazlık dava konusu taşınmazın davacı tarafından gönderilen paralarla satın alınıp alınmadığı ve ... kaydının geçici olarak davalı adına oluşturulup oluşturulmadığı dolayısıyla yanlar arasında inanç ilişkisi bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, ........1947 tarihli ve .../... sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
... Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/... Esas sayılı dava dosyasında davalı ... müşteki olarak dava konusu taşınmazla ilgili olarak dolandırıldığından bahisle verdiği ........2003 tarihli dilekçesinde "... ..."da bulunan kızının ..."da yazlık arsa almak istemesi nedeniyle....", "....elinde bir belge olmasını sağlamak için damadıma harcadığım paraları bildirmem lazım." şeklinde açıklamalar yapmış ve ....03.2004 tarihli duruşmada ise, "... çocuklarım yurt dışında arsa almak istediler." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı ... bu beyan ve açıklamaları ile dava konusu taşınmazın inanç ilişkisi içinde maliki olduğunu ve mülkiyeti ilerde davacı kızına geçirme borcu bulunduğunu ikrar etmiştir. Yargıtay HGK, ....05.2007 tarih ve 2007/...-289-291 sayılı kararında da belirtildiği üzere; ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayları tümünü veya bir bölümün doğru olduğunun bildirilmesi demektir. İkrarın ispat gücü yapıldığı yere göre belirlenir. Dava konusu olayda ikrar mahkeme huzurunda sözlü olarak (mahkeme içi ikrar) yapılmıştır. HUMK"nın 236/.... maddesi hükmü uyarınca sözlü olarak yapılıp duruşma evrakına geçirilen ikrar geçerlidir ve ikrar eden aleyhine başka bir dava da kesin delil teşkil eder.
Öte yandan davacı iddiası mahkeme içi ikrarın yanında ceza dava dosyasının içeriği, tanık anlatımları ve ........2012 günlü dilekçe ekinde yer alan tercüme belgelerle de teyit edilmiştir. Bu durumda davacı ... ... tarafından açılan ve kanıtlanan davanın kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan yerel mahkeme kararının bozulması gerekir.