Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9894
Karar No: 2014/6347
Karar Tarihi: 10.06.2014

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/9894 Esas 2014/6347 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/9894 E.  ,  2014/6347 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., 15.12.2003 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 82 numaralı zeytincilik parseli için genel kadastroda oluşan 334 ve 108 sayılı zeytin parseli için oluşturulan 353 sayılı parselin ifrazı ile oluşan ... Köyü 230 ada 4, 6, 12, 234 ada 1, 8, 10, 235 ada 6, 8, 456 ada 7, 457 ada 4, 5 ve 20 sayılı parsellerin tapuda kendi adına kayıtlı olduğu, bu parsellerin geldiği 82 ve 108 sayılı zeytin parsellerinin 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre adına oluştuğu, bu şekilde orman rejimi dışına çıkarılmış olan taşınmazlardan ifrazen oluşan çekişmeli parsellerin, tapu kayıtlarını beyanlar hanesine yazılan, 6831 sayılı Kanunun 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerhlerin, yasal dayanağı bulunmadığından silinmesini istemiştir.Hazine ise ... Köyü 230 ada 4, 6, 12, 234 ada 1, 8, 10, 235 ada 6, 8, 456 ada 7, 457 ada 4, 5 ve 20 sayılı parsellerin ifraz edildiği 334 ve 353 sayılı parsellerin ifraz edildiği sırasıyla 82 ve 108 sayılı parselin amacı dışında kullanıldığı ve yasanın getirdiği yasaklamaya rağmen küçük parçalara ifraz edildiği, bu nedenle tapu kaydını iptali ve Hazine adına tapuya tecili istemiyle dava açmış, Hazine davayı ... ya yaygınlaştırmıştır. Ayrı ayrı davalar birleştirildikten sonra, Hazinenin davasının reddine, gerçek kişilerin davasının ise açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar, Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.12.2010 gün ve 2010/14618 - 16612 sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...1959 yılında 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre, çekişmeli taşınmazlardan birisinin 82 sayılı zeytin parseli olarak Hüseyin Alkan, birisinin de 108 sayılı zeytin parseli olarak ... ’na tahsis edildiği, ancak, imar - ihya edilmemesi nedeniyle 1963 yılında yapılan genel kadastro sırasında bundan bahsedilerek ilkin Hazine adına tesbit edildikleri, daha sonra 334 sayılı parselin Mart 1975 tarih ve 6 sıra numarası tapu kaydıyla ... , 353 sayılı parselinde Aralık 1971 gün ve 3 sıra numaralı tapu kaydı ile ... adına tesbit edildiği, kadastro tesbitleri itirazsız kesinleşerek tapuya kayıt edildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, taşınmazların tahsisen tescil edildiği 1971 ve 1975 yıllarında, 3573 sayılı Kanunun 3 ve 4. maddelerinin yürürlükte olup olmadığı, somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı, 3573 sayılı Kanun ve ilgili Tüzük hükümlerine göre ... ve ... tahsis edilen zeytincilik parselinin imar - ihya şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle geri alındıktan sonra, yeniden aynı kişiye tahsis edilip edilemeyeceği, imar - ihya edildiğine ilişkin bir rapor düzenlenmeden tescil emri verilip verilemeyeceği, rapor düzenlense bile raporun gerçeği yansıtmayan, bu rapora dayalı olarak tescil emri verilip verilemeyeceği ve taşınmazın veriliş amacına aykırı kullanılması nedeniyle tahsisinin kaldırılıp kaldırılamayacağı yönünde olduğu, 3573 sayılı Kanunun 2 ve 3. maddesi uyarınca ıslah edilmek üzere tahsis edilen taşınmazın öngörülen süre içinde ıslahının yapıldığının belirlenmesi ve bu hususun mülkiye amirince yerinde görülmesi halinde, orman rejimi dışına çıkmış kabul edilerek, hak sahibine tapularının verildiği, ... Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün Bakanlık Makamına yazdığı 05.05.2006 gün ve B.12.0.TUG.05-062 sayılı yazı ile aralarında çekişmeli parsellerin de bulunduğu parseller için 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan tahsisin kaldırılması istemine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca "olur" verildiği, tahsisin iptaline ilişkin idari işlem aleyhine Yönetsel Yargıda dava açılmadığı, diğer taraftan üzerinde aşılanmış yada imar ihya edilmiş zeytin ağacı bulunmadığı, eylemli makilik ve çalılık niteliğinde olduğu ve aşılanmış delice ya da zeytin ağacının bulunmadığı raporla saptanan çekişmeli taşınmazların, tapuya tescili için öngörülen şartlar geçekleşmediğinden, tapuya tescili için hiçbir yasal dayanağının kalmadığı, taşınmazın tapuya yolsuz olarak tescil edildiği, Tarım Bakanlığının 24.10.1962 gün ve 5876/5 - 3012 sayılı yazı da eklenerek il makamına gönderilen Tarım Bakanlığının 12.04.1963 gün ve 426/28510 sayılı yazısında “1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra yürürlükteki yasaların Anayasaya aykırı hükümlerinin tesbiti ile görevlendirilen Bakanlıklar Arası Komisyon tarafından yapılan incelemede Devlet Ormanlarından zeytinlik tesbit ve tefrikinin Anayasanın 37 ve 131. maddelerine aykırı olup, yabani zeytinlik, harnupluk ve fıstıklıkların 3573 ve 6777 sayılı kanunlara göre yeniden tefrik, tesbit ve tevzi yapılamayacağı” konularındaki genel tamimler eklenerek tüm vali ve kaymakamlıklara gönderilen 08.05.1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında “3573 ve 6777 sayılı kanunlar gereğince Devlet Ormanlarından Yabani Zeytinlik, Menengiçlik, Harnupluk sahaların ayrılmayacağının” bildirildiği görüldüğü, 1961 Anayasanın bu açık hükümleri ile sözü edilen genelge karşısında 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra 3573 sayılı Yasanın "Devlet Ormanları içindeki yabani zeytinliklerin tesisine" ilişkin hükümleri zımnen yürürlükten kaldırıldığının ve uygulama olanağının kalmadığının kabulü gerektiği, 11.06.1958 gün ve 1958/8-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "deliceliklerin (yabani zeytinliklerin) para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar - ihya sayılacağı kabul edilmişse de, sözü edilen içtihadı birleştirme kararının öncesi orman olmayan, başka bir anlatımla orman sınırları dışındaki taşınmazlar hakkında uygulanma olanağı bulunduğu, uzman bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parsellerin %4-10 eğimli, hiç tarımda kullanılmamış üzerinde çoğunlukla mostra vermiş kayalar ve taşlar ile maki bitki örtüsü bulunan yerlerden olduğu belirlendiği, Medenî Kanunun sistemine göre tescilin geçerli olabilmesi ve mülkiyet hakkının doğması için geçerli bir hukuksal nedene dayanması zorunlu olduğu, orman içindeki deliceliklerin 3573 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsis ve temlik edileceğine ilişkin hükümler 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra zımmen yürürlükten kalkmış ve uygulama olanağı kalmadığı, çekişmeli parsellerin ifraz edildiği 316 sayılı parselin imar - ihya işlemleri tamamlanmadan hatalı işlem sonucu 1983 yılında yolsuz tescil olarak oluşturulduğundan Medenî Kanunun 1025.(E.M.Y. 933 - ... M.Y. 975) maddesi gereğince tapu kaydına değer verme olanağı bulunmadığı gibi, 291 sayılı parselin zeytinlik olarak tahsisi de, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün içinde 82 ve 108 sayılı zeytin parsellerinin de bulunduğu taşınmazların yasa ve tüzüğün öngördüğü veriliş amacı dışında kullanıldığının saptandığından, aralarında 82 ve 108 nolu zeytin parselleri için oluşturulan 334 ve 353 sayılı parsellerdeki tahsisin kaldırılmasının istemi üzerine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tahsisin iptal edildiği, dava konusu parsellerin ifraz edildiği 334 ve 353 sayılı parseller, 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastro yapıp yolsuz olarak sicil oluşturmuşlarsa da, 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastro yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.nın 1026. (E.M.Y.nın 934 - ... 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edilebileceğinden, Hazinenin davasının kabulüne, gerçek kişinin davasının ise reddine karar verilmesi...” gereğine değinilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacı-davalı ..."in dava konusu taşınmazı devrettiği anlaşıldığından, davalı-davacı Hazine tapu iptal ve tescil davasına ilişkin husumeti yeni maliklere yaygınlaştırmıştır.Mahkemece, davacı gerçek kişinin taşınmazı üçüncü kişilere devrettiğinden aktif dava ehliyeti kalmadığı, satın alanlar tarafından da davanın sürdürülmediği gerekçesiyle şerhin terkini davasının usûlden reddine, Hazine tarafından açılan davanın ise 6292 sayılı Kanun hükümlerine göre sabit olmadığından reddine, şerhin terkini davası yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.200.-TL nispi vekâlet ücretinin davacı ..."den alınarak davalı Hazineye verilmesine karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının beyanlar hanesindeki 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine ilişkin şerhin iptaline ve karşı dava olarak tapu iptal tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp 02.04.1981 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1985 yılında yapılıp, 23.05.1986 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması, 1987 yılında yapılıp 23.12.1988 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.Somut uyuşmazlıkta, davaya etkisi ve uyuşmazlığı sona erdirecek nihaî karar şeklinin belirlenmesi bakımından, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunun 2/1-b maddesi uyarınca, bu Kanun uygulamasında “2/B alanları”; 6831 sayılı Kanunun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri ifade etmektedir. 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, hukuk Devletinin bir gereği olarak, tapu sicilinin tutulmasından Devletin sorumlu olduğu da dikkate alınarak ve ayrıca, vatandaşların Devlete olan güveninin devamının sağlanması amacıyla, tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerliliği, belirtmelerin terkini ve iade edilecek taşınmazlarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre Kanunun 7. maddesinin: birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır…”; birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca “Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir,…”; birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca “Bu fıkra (yani, 7. maddenin birinci fıkrasının “a” ve “b” bentleri) kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.”; ikinci fıkrası uyarınca, “Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.”.6292 sayılı Kanunun “Davalar” başlıklı 9. maddesinin ikinci fıkrasında da, “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde, mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir.” hükmü yer almaktadır.6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edileceği ve tapu kütüklerindeki 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescillerinin aynen devam edeceğinin; keza, özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan, ancak, daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtlarının geçerli kabul edileceğinin; yine, aynı Kanunun “Tasarrufa geçme” başlıklı 3. maddesinin ikinci fıkrasında, 2/B alanlarında bulunan taşınmazların tapu kütüklerinde 6831 sayılı Kanunun 2. maddesi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (B) bendine göre orman sınırları dışına çıkartıldığı yönünde yer alan belirtmelerin, ilgisine göre Orman Genel Müdürlüğünün veya Maliye Bakanlığının ya da idarenin talebi üzerine tapu idarelerince terkin edileceğinin öngörülmüş bulunmasına göre, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan ve tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulan taşınmazların kayden maliki olan kişilerin, idareye başvurmalarını gerektiren bir işlem ve süre öngörülmediği gibi bu kişilere idareye başvurmaları yönünde kanunen getirilen bir yükümlülükten söz etmek mümkün değildir. Burada konumuz çerçevesinde ve Kanunun 9. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ancak, Kanunun 6. maddesi hükümlerine göre 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen veya bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce veya sonra kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve “hak sahibi” sayılan kişiler açısından öngörülen bazı yükümlülük ve sürelerden (m. 6/1-16); keza, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen ve kesinleşen kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların iadesi bakımından, ilgililerin 6292 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren iki yıl içinde idareye başvurmaları gereğinden bahsedilebilir (m. 7/1-a bendi son cümle; (b) bendi son iki cümle). Buna göre, Kanunun 9. maddesi hükümlerinin, Hazine tarafından, taşınmazın 2/B alanında kaldığı iddia ederek açılan tapu iptali ve tescil davaları bakımından uygulanması sözkonusu değildir. Dolayısıyla bu tür davalarda; yargılama sırasında, Hazine davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmez veya vazgeçmeyeceğini bildirir ve tapu kütüğündeki 2/B belirtmesi de 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca terkin edilmemiş olursa, “Hazinenin davadan 6292 sayılı Kanun gereğince vazgeçmiş sayılmasına” karar verilmesi gerekmektedir.Yukarıda açıklanan bu nedenlerle, mahkemece, 6292 sayılı Kanun gereğince davacı Hazinenin davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün ikinci bendinin ikinci satırında yazılı "sabit olmadığından REDDİNE" ibarelerinin hükümden çıkarılarak; yerine "davadan vazgeçmiş sayılmasına" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA 10/06/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi