3. Hukuk Dairesi 2013/7771 E. , 2013/10670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, davacı ile davalı arasında düzenlenen 16.04.2007 tarihli protokolde, davalıya ait dairenin satımı hususunda anlaşıldığı, davacı yanca 13.000 TL"nin protokol tarihinde davalıya ödendiği, kalan miktarın ise davalının oğlu ..."e imza mukabilinde ödendiği, ayrıca dairenin eksik olan mutfak dolaplarının, parkelerinin ve iç kapılarının davacı tarafından yaptırıldığı ancak davalı tarafından dairenin tapudan devrinin gerçekleştirilmediği belirtilerek, davalıya protokol hükümleri uyarınca ödenen 38.500 TL ile ev için yapılan masraflar 4.650 TL, işlemiş faiz 11.735,28 TL olmak üzere toplam 54.385 TL"nin davalıdan tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep ve dava edilmiştir.
Davalı cevabında, davacıyla aralarında daire alım satım sözleşmesi yapılmadığını, daireyi davacıya kiraya verdiğini, oğlu ve davacı tarafından kandırıldığını, kiraya verdiği düşüncesiyle aldatılarak protokole imza attırıldığını, bu hususta savcılığa şikayette bulunduğunu, davacıdan para almadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın devrinin resmi şekilde yapılması gerektiği, ibraz edilen protokolün geçerli olmadığı, protokol gereği alınan meblağın iadesinin gerektiği belirtilerek davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davada, dayanılan harici satım sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından MK"nun 634.maddesi, TMK"nun 706.maddesi, BK."nun 213.maddesi ve Tapulama Kanununun 26.maddesi uyarınca geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmadığından taraflar geçersiz sözleşme uyarınca verdiklerini karşı taraftan isteyebilirler. Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince TBK.nun 77-82.(BK.nun 61-66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak talep edilmektedir.
Taraflar arasında düzenlenen 16.04.2007 tarihli protokol, taşınmazın devrini sağlamayan geçersiz bir sözleşmedir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar aldıklarını birbirlerine geri vermek zorundadır. Protokol hükümlerinde dairenin satış fiyatının 38.500 TL olduğu ve satış parasının 13.000 TL"lik kısmının davalıya ödendiği sabittir, bu durumda davalı aldığı 13.000 TL"yi davacıya iade etmekle yükümlüdür, bu açıklamalar ışığında, mahkemece 13.000 TL"nin davacıya iadesi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak protokolün arka yüzünde satış parasının 25.500 TL"lik kısmının davalının oğlu ..." e imza mukabilinde ödendiği yazılmaktadır. ... davacı ve davalı arasında yapılan 16.04.2007 tarihli protokolün tarafı değildir. Sözleşmede tanık olarak imzası bulunmaktadır. Bu durumda; geçersiz sözleşmeye dayanarak verdiğini geri isteyen davacı (alıcı), öncelikle kendi edimi olan satış bedelini davalıya (satıcı) ödediğini ispat etmelidir. Satış parasının 25.500 TL"lik kısmını alan davalının oğlu ... parayı davalının nam ve hesabına aldığını beyan etse de dosya kapsamına göre, davalı tarafından oğlu ..."e dairenin geriye kalan satış parasının alınması konusunda verdiği bir vekaletname olmadığı gibi davalıda parayı almadığını iddia etmekle, satım parasının 25.500TL"lik kısmının davalıya ödendiğini davacının ispat etmesi gerekmektedir.
Bu durumda, 16.04.2007 tarihli protokolün arka kısmında davalının oğluna imza mukabilinde yapılan ödemenin davalıya yapıldığı yönündeki iddianın ispat yükü davacı tarafta olup, davacı taraf iddiasını miktar itibariyle HMK."nun 200.maddesi (HUMK"un 288-290 md.) gereğince yazılı belge ile ispat etmesi gerekli olup, davacı iddiasını ispat etmek amacıyla anılan madde hükmüne uygun delil, belge ibraz etmemiş ise de, davacının dilekçesinde, "sair deliller" demek suretiyle "yemin" deliline dayandığının anlaşılması karşısında, davacı tarafa, davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir
Bundan ayrı olarak, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
O halde somut olayda, davalı için keşide olunan bir ihtarname bulunup bulunmadığı araştırılıp, Borçlar Kanununun 101.maddesi anlamında davalının temerrüdü yoksa icra takip tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle faiz yönünden karar verilmesi gerekirken, 11.735,28 TL işlemiş faiz alacağı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca; davacı vekili, daire için yaptığı masrafların da davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece daire için yapılan masrafların miktarının tespiti amacıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan, deliller karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ile icra takibinde belirtilen masraf talebi hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.