3. Hukuk Dairesi 2013/8610 E. , 2013/10682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; davalı şirkete ait marketten aldığı etin bozuk çıkması nedeniyle etin iadesi için gittiği markette mağaza müdürü olan davalı ... tarafından darp edilerek burnunun kırıldığını, tedavi için 3.029,27 TL masraf yaptığını belirterek, yaptığı tedavi masrafları ile cismani zarara maruz kalması nedeniyle 20.000 TL manevi tazminatın haksız fiil faili davalı ... ile adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu olan davalı şirketten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevabında; olayın diğer davalının haksız fiili neticesinde meydana geldiğini olayda adam çalıştıran olarak sorumluluklarının bulunmadığını, eylemin davacının haksız tahriki neticesinde meydana geldiğini, taleplerin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... cevabında, olayın davacının haksız tahriki neticesinde meydana geldiğini, taleplerin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 3.014 TL maddi, 8.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık; davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Eldeki davanın yasal dayanağını oluşturan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun "Manevi Tazminat" başlıklı 47. maddesi;
"Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namıyla adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir." hükmünü içermektedir.
Bu maddenin düzenleme alanına giren gerek ölüm gerek cismanî zarar halinde, hakim "özel şartları dikkate alarak" hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedecektir. Bu husus maddenin lafzından açıkça anlaşıldığı gibi, ayrıca koruma amacı güttüğü hayat ve vücut bütünlüğünün özü de bunu gerektirir.
Hemen burada manevi tazminatın amacı üzerinde durulmasında yarar vardır:
Manevi tazminatın amacı, faili bir cezaya çarptırmaktan ziyade, mağduru tatmindir.
Manevi tazminat, cismani zarara uğrayanın zarar görmesi nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçlamaktadır. Hakim, Türk Medeni Kanunun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. (HGK.14.11.2012 gün ve 2012/4-510 Esas- 2012/786 K.)
Borçlar Kanununun 47.maddesi hükmüne göre; hâkimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; davacının tedavi gördüğü hastanenin düzenlediği, raporda, davacının 22.08.2009 tarihinde hastaneye giriş yaptığı, burnunun kırılması nedeniyle, nazal fraktür redüksüyonu operasyonu yapıldığı, iki hafta istirahatinin uygun olduğunun belirtildiği, davacının bir gün sonra hastaneden taburcu olduğu hususları nazara alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı yüksek olup, mahkemece, yukarıdaki ilkeler gözetilerek, hakkaniyete uygun bir tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme neticesinde yüksek oranda manevi tazminata karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.