MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında 827 parsel sayılı 11072 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davalılar ... ve müşterekleri adlarına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının 1956 yılında kesinleştiğini, yeni yapılan kadastronun geçersiz olduğunu ileri sürerek, dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 827 sayılı parsel hakkındaki kadastro tesbitinin ve komisyon kararının iptaline, kadastro işlemleri kesinleşmiş olduğundan genel hukuk mahkemelerinde dava açmakta muhtariyetlerine karar verilmiş, davalı ... tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/05/2006 gün ve 2005/9233 – 2006/4540 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "" Bir yerin kadastro harici veya tespit dışı bırakılmasının kadastro işlemi ise de ortada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7. ve takip eden maddelerinde tanımını bulan kadastro tespitinin yapıldığından sözetme olanağının bulunmadığı, bu durumda mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ve gösterecekleri deliller doğrultusunda inceleme yapılması ve işin esası hakkında karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddi ile çekişmeli parselin davalı ... ve ... adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi"in 05/04/2007 gün ve 2007/1272-1127 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli parselin, 1955 yılında yapılan kadastro tespitine ait orjinal pafta getirtilerek, ne olarak gösterildiği araştırılmalıdır. Dava konusu taşınmazın sınırında meşelik bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, orman yönünden yeterli araştırma, inceleme ve uygulama yapılmamıştır. Anayasanın 169/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddeleri uyarınca ormanların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Hal böyle olunca, bölgede bulunan ormanların kadastrosunun yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, orman kadastrosu yapılmış ise kadastro haritası ve tutanağı ormancı bilirkişiler aracılığı ile usûlen mahalline uygulanmalı, taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastrosu yapılmamış ise 1/25000 ölçekli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları getirtilerek 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi uyarınca ormancı bilirkişilerden rapor alınmalıdır. Davalı tarafın dayandığı vergi kaydı gayrisabit sınırlı olup miktarı 50 Ardır. Taşınmaz ise, 11072 m² yüzölçümündedir. Davalıların çalışma alanı içinde kayıt ve belgeye dayanmaksızın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinip edinmediği konusunda bir araştırma yapılmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca kayıt ve belgeye dayanmaksızın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle çalışma alanı içinde sulu toprakta 40, kuru toprakta ise 100 dönüm miktarındaki arazi mülk edinilebilir. Davalıların çalışma alanı içinde kayıt ve belgeye dayanmaksızın adına tespit ve tescil olunan taşınmaz bulunup bulunmadığı Kadastro, Tapu ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorulmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi "" gereğine değinilmiştir.Davalı ...nun karar düzeltme istemi, Dairenin 2007/2347-2337 sayılı kararı ile reddedilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulü ile, ... İli,...İlçesi, ... Köyü, ... Mevkinde kain 11.072 m² yüzölçümündeki 827 parsel nolu taşınmazın kadastro tesbiti ile davacı Hazinenin itirazı üzerine ... Kadastro Müdürlüğünce oluşturulan 12/11/2001 tarihli komisyon kararının iptaline, orman olarak Hazine adına tespitine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Arazi kadastrosu 1955 yılında yapılmış, dava konusu yer tapulama harici bırakılmış, davalıların talebi üzerine dava konusu yerle ilgili 1982 yılında 827 parsel olarak tapulama tutanağı düzenlenmiştir.İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişisi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gibi, eylemli olarak da meşe ağaçları ile kaplı olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kadastro hâkiminin düzenli sicil oluşturma görevi bulunmasına rağmen, dava konusu taşınmazın orman olarak Hazine adına ""tesbitine"" şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de; bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu nedenle; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan ""Hazine adına tesbitine"" ibaresinin çıkartılarak yerine ""Hazine adına tesciline"" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.