20. Hukuk Dairesi 2014/1508 E. , 2014/6445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı- karşı davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi 03.04.2012 tarihli dava dilekçesinde; ... İlçesi, ... Beldesi, ... Mahallesi 23 parsel nolu taşınmazın, davalılar adına tapuya kayıtlı olduğunu, dava konusu parsel üzerinde yapılan 4999 sayılı Kanun çalışması sonrasında sulh hukuk mahkemesine açılan davada, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/577 Esas - 2007/919 karar sayılı kesin hükmü ile taşınmazın dayanak teknik bilirkişi raporunda (A1) ile gösterilen 1.932,98 m2"lik kısmı ve (A2) ile gösterilen 593,98 m2"lik kısmı olmak üzere toplam 2.526,95 m2"lik kısmının kesinleşmiş Devlet Orman tahdit sahası içerisinde kaldığının belirlendiğini ve hükmün kesinleştiğini iddia ederek, 23 nolu parselin, orman olarak belirlenen 2.526,95 m2"lik kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; öncelikle açılan davanın reddini, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde tapulama çalışmalarına 766 sayılı Tapulama Kanunu kapsamında 1956 yılında başlandığını, dava konusu taşınmazın, K.evvel 1296 ve 52 nolu tapu kaydına dayanılarak tarla vasfı ile ...oğlu ... adına 30.01.1956 tarihinde tesbit edildiğini, tapulama tesbitinin 03.08.1956 tarihinde kesinleştiğini, özel mülkiyet olarak resmî çapa bağlandığını ve tapu maliki adına tapuya tescil edildiğini, müvekkilinin 03.09.1986 tarihinde tapu müdürlüğündeki tapu kaydına güven duyarak ve üzerinde hiçbir tedbir, şerh ve emare mevcut olmayan tapu kütüğündeki tescile dayanarak dava konusu taşınmazı satın aldığını, TMK"nun 1023. maddesi hükmüne göre müvekkilinin tapu kütüğündeki tescile dayanarak iyi niyetli kazandığı mülkiyet hakkının korunmasının, kanunun emredici hükmü olduğunu belirterek, davacının açmış olduğu davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile davacı karşı davalının ... İli, ...İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan ve mülkiyeti müvekkiline ait olan 23 parsel sayılı taşınmazın 2.526,95 m2"lik kısmının tapu müdürlüğünde çapa bağlı ve özel mülkiyet olarak kayıtlı bulunmasına rağmen, orman olarak değerlendirilmesi ve orman sınırları içerisine alınmasına dair olan orman kadastrosu işleminin iptaline, orman kadastrosunun belirtilen işleminin iptal edilmesi halinde, davacı ve karşı davalının dava konusu taşınmazın tapu kaydına, ihtiyati tedbir ve şerh koymamış olması nedeni ile müvekkilinin tapu kaydına güven duyarak taşınmazı satın almasına sebebiyet vermesi ve tapu iptali halinde müvekkilinin tapudaki kaydına güvenerek satın aldığı taşınmazın mülkiyetini kaybederek zarar görmesi karşısında, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacı ve karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderlerinin davacı-karşı davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile, dava konusu ...İlçesi,... Köyü, 23 parsel sayılı taşınmazın fen bilirişisi ve orman bilirkişisinin 19.06.2013 tarihli raporlarına ekli krokide Ek- 9"da (A) harfi ile yeşil boyalı olarak gösterilen 2.526,95 m2"lik kısmının davalı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıt ve tesciline, bu kısma davalının yapmış olduğu müdahalenin men"ine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,Dava konusu ... İli, ... İlçesi, ...Köyü, ... Mevkii 23 parsel sayılı taşınmazın 2.580 m2 olan yüzölçümünün 2.540,12 m2 olarak düzeltilmesine,Karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı ve karşı davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davalı adına tapuda kayıtlı bulunan ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, ... Mevkiinde bulunan 23 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit alanı içerisinde kalması nedeniyle orman olan kısmının davalı adına olan tapusunun iptali ve orman vasfıyla Hazine adına tescili ve tazminata ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra 1976 yılında yapılıp (ekip çalışması) 01.11.1976 tarihinde (komisyon çalışması da 24.08.1981 tarihinde) ilân edilen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1986 yılında yapılıp 22.10.1987 tarihinde ilân edilen aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması mevcuttur. Yörede 2005 yılında 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9/son maddesi gereğince fennî hataların düzeltilmesi çalışması yapılmış, 07.04.2005 ilâ 07.05.2005 tarihlerinde ilân edilmiştir. ... Beldesinde daha önce mahkeme kararıyla orman sınırları içine alınan taşınmazlarda 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasına 28.03.2005 tarihinde başlanmış, çalışmalar 06.04.2005 tarihinde bitirilmiş, 27.06.2005 tarihinde sonuçlandırılmış, 26.04.2006 tarihinde ilân edilmiştir.
1) Davalı ve karşı davacı ... vekilinin tapu iptali ve tescile yönelik temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen kısımının orman tahdit hattı içinde kaldığı belirlenerek, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2) Davalı ve karşı davacı ... vekilinin, tazminat davasına ilişkin temyiz itirazları bakımından;
Karşı dava, tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranan zararın Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince ödetilmesi istemine ilişkindir.
Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Medenî Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununun haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur.Tapu işlemleri, kadastro tesbiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamında, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında, davalı sıfatı, Hazinenin olup, Orman Yönetiminin davalı sıfatı yoktur. Karşı dava, asıl davanın tarafları arasında görülebileceğinden, Hazineyi davaya dahil etme olanağı da yoktur. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, karşı dava yoluyla açılan tazminat davasının, husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçeyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı - karşı davacı vekilinin tapu iptali ve tescil davası yönünden temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı - karşı davacı vekilinin tazminat davasına ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16.06.2014 günü oy birliği ile karar verildi.