14. Hukuk Dairesi 2014/2327 E. , 2014/7286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/09/2013
NUMARASI : 2009/262-2013/251
Davacı ve birleştirilen davacılar tarafından, davalı aleyhine 24/12/2009 ve 08/11/2010 gününde verilen dilekçe ile suya vaki elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 05/09/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, suya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Davacılar, malik oldukları .. ada .. parselinin su ihtiyacını yüz yılı aşkındır karşıladığı su kaynağını, davalının maliki olduğu .. ada .. parselde su kuyusu kazmak suretiyle su kaynağını etkilediğini belirterek su kuyusunun kapatılarak elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle dava konusu su kuyusunun kapatılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yer altı suyu olarak kabul edilir.
Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK.md.756/3).
Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde).
Somut olayda, davaya konu kaynak davacıların maliki olduğu ..ada .. parsel sayılı taşınmazdan çıktığı, 2009/182 D. İş sayılı tespit dosyasındaki 02.11.2009 tarihli jeoloji bilirkişi raporuna göre çıktığı araziden 30, 40 metre ileriye gidemeyen özel su niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. 29.09.2010 tarihli jeoloji ve ziraat bilirkişi raporunda.. ve .. parseldeki kuyuların aynı kaynaktan beslendiğini, ..parseldeki kuyudan uzun süre çekilecek suyun .. parseldeki suyu etkileyeceğini, aslında mevcut suyun her iki parsele de yetecek miktarda olduğunu, somut olayda mevcut su üzerinde birer gün ara ile tarafların suyu kullanması şeklinde makul bir su rejimi kurulabileceği belirtilmiştir.
Dosyada bulunan bilirkişi raporlarında, suyun debisi, tarafların su ihtiyaçları ve davalının kuyusunun tespit edilen ihtiyaca ve kaynağına etkisi tespit edilmemiştir. Diğer taraftan .. parseldeki kuyunun ..parsel sayılı taşınmazdaki kaynağı etkilediği belirtilmiş, ancak davalıya ait kuyunun kapatılması halinde suyun eski hale dönüp dönmeyeceği hususu da tespit edilmemiştir.
Bu durumda suların en az olduğu dönemde mahallinde fen, ziraat bilirkişi ve jeoloji mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle keşif icrası ile, dava konusu suyun debisi ölçülmeli, özel su mu genel su mu olduğu net olarak saptanmalı, davalıya ait kuyuların kapatılması durumunda mevcut suyun davacıya ait 52 numaralı kuyuya dönmeme durumu olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilirse mahkemece davalıya ait kuyuların kapatılması yerine davalıya ait arazideki kuyudaki suyun kullanımına ilişkin davacının öncelik hakkı ve tarafların ihtiyaçları dikkate alınarak bir su rejimi kurulması gerekir.
Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.