1. Hukuk Dairesi 2013/11569 E. , 2013/12949 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, eşinin kardeşi olan davalı ...’a kat karşılığı inşaat sözleşmesinin formalitelerini yerine getirmesi için satış yetkisini de içerir vekaleti verdiğini, davalı ...’ın bu vekaletnameyi kullanarak kayden maliki olduğu 362 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 18/96 payını yanında çalışan davalı ...’e düşük bedelle satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesin istemiş, yargılama sırasında taşınmazın davalı ...’ın eşi .....ya temliki üzerine, davasının yeni malike yönelterek diğer davalılar hakkındaki davasından vazgeçtiğini belirtmiştir.
Davalı ... ve dahili davalı ..., dava konusu taşınmazın davacının bilgisi dahilinde satışının yapıldığını, dosyaya ibraz edilen ibranamede, davacının bu satış nedeniyle alacağının bulunmadığını kabul ettiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davalı ..., davalı ... yanında sorumlu müdür olarak çalıştığını, dava konusu taşınmazı bedelsiz devralıp yine bedelsiz olarak vekilin eşine devrettiğini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalı ...’e temlikini vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle olduğu iddiasının ispat edilemediği, davalı ... tarafından ibraz edilen ve imzası inkar edilmeyen ibranamede, davacının satıştan bilgisi olduğunu ve bir alacağının kalmadığının yazılı olduğu, belge içeriğinin sonradan doldurulduğu iddiasının davacı tarafından yazılı belge ile ispat edilemediği, taşınmazı yargılama sırasında edinen dahili davalı bakımından muvazaa ve kötü niyet iddiasında bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.02.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğire rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının ve aşağıda yazılı 3.15 .-TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 19.09.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dava, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, imzası inkar edilmeyen ibranamede, davacının satıştan bilgisi olduğu ve alacağı kalmadığının beyan edildiği, belge içeriğinin sonradan doldurulduğu iddiasının da yazılı belge ile ispat edilemediği gerekçesiyle ibranameye itibar edilerek dava reddedilmiştir.
Davalı ...’nın delil olarak dayandığı ve hükme esas alınan 22.12.2008 tarihli belgede; “ … ., pafta 67, ada 362, Parsel 1 sayılı taşınmazda mevcut hissemi vermiş olduğum ... 5. Noterliği 30.05.2008 tarih ve 4712 yevmiye numaralı vekaletname ile 19.12.2008 tarihinde 24259 yevmiye numaralı ile ...’a satan ... bu satış için onayımı almıştır. Kendisini yukarıda anılan satış işlemi nedeni ile iş bu belge ile açıkça ibra ederim. Kendisinden gerek bu satış, gerekse başka hiçbir nam altında hak ve alacağım olmadığının beyan ederim.” denilerek ... tarafından imzalandığı görülmektedir.
Davacı, belgedeki imzayı kabul ettiğini ancak belge içeriğinin iradesini yansıtmadığını aldatılarak alınan imzalı boş belgenin iradesine aykırı olarak düzenlendiğini ileri sürerek belge içeriğini kabul etmediğini bildirmiştir.
Uyuşmazlık, 22.12.2008 tarihli “ Belge ve İbraname “ başlıklı belgenin hukuken geçerli olup olmadığı, bu belge nedeniyle davacı iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması gerekip gerekmediği, belgenin davacıyı bağlayıp bağlamadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere; ibra hakkın düşmesi sonucunu doğuran hukuksal bir işlem ve ayrıca alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan bir sözleşmedir. Bu noktada ibra borcun sona erme hallerinden biridir.
Öte yandan, davanın sonucuna etkili olacak bir belgenin davacı iradesine aykırı olarak düzenlendiği iddiası aynı dava içerisinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 163 ve devamı maddeleri hükümlerine göre ön sorun olarak incelenmelidir.
Somut olayda; çekişme konusu 362 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının (18/96) payının vekil davalı ... tarafından 19.12.2008 tarihinde davalı ...’a 10.000,00 TL bedelle satıldığı, ... tarafından da dava açıldıktan beş gün sonra 10.11.2010 tarihinde 12.700,00 TL bedelle vekil ...’ın eşi....’ya satıldığı, ilk alıcı....’ın çalışanı, ikinci alıcı ....’nin davalı vekil ....’ın eşi olduğu, ilk el ....’in taşınmazı bedelsiz ve emanetci olarak devraldığını ve sonra da vekilin eşine devrettiğini bildirdiği, taşınmazın ilk satış tarihi 19.12.2008 tarihindeki davacı payının değerinin 560.000,00 TL, dava tarihindeki değerinin ise 631.125,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı iddiası ve somut olgular değerlendirildiğinde; davacının 2003 yılında sattığı 10 parsel sayılı taşınmaz, kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediği 7 sayılı taşınmaz ve dava konusu edilen 1 parsel sayılı taşınmazı da belirtilerek ve ilgisiz konular bir araya getirilerek düzenlenen ibra hayatın olağanına uygun düşmez, bu durumlar gözetilerek ibranamenin geçerlilik sorunu titizlikle incelenmelidir. Belgenin iradeye aykırı düzenlendiği ve irade fesadı iddiası mahkemece incelenmeden eksik soruşturmayla karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca; 22.12.2008 tarihli ibraname, dava esasına etkili bir belge olup imzalı belgenin aldatılarak alındığı ve iradeye aykırı olarak düzenlendiği, bu nedenle de davacıyı bağlamayacağı savunması ön sorun olarak mahkemece taraf delilleri sorulup toplanarak, yeterli şekilde soruşturulup değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile verilen davanın reddine ilişkin mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan çoğunluğun kararın onanması görüşüne belirttiğim gerekçelerle katılamıyorum.