3. Hukuk Dairesi 2013/7179 E. , 2013/11054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili ile davalının kardeş olup, birlikte şerit atolyesi kurduklarını; ortak olarak kurdukları bu işletmeyi, davacı yurtdışında olduğundan, kardeşi davalı ..."in 26 yıl boyunca işlettiğini; ancak, davacıya bir şey vermediğini; 1981 yılında... Asliye Hukuk Mahkemesinin ihtiyati tedbir dosyasında, makinaların cins ve niteliğinin tespit edildiğini; ortaklığın tasfiyesi ile ilgili açılan... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/375 Esas nolu dosyasında ise, tasfiyeye karar verildiğini, kararın kesinleştiğini; ancak, mahkeme kararında tasfiye memuru olarak görevlendirilen, icra müdürünün, işlemleri gerçekleştiremediğini; zira, makinaların davalı tarafından satılmış olduğunun tespit edildiğini; bu nedenle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 5.000 TL yoksun kalınan kazanç bedeli, 5.000 TL de ortak alınan makinaların davalı tarafından satılması nedeni ile uğranılan zarar bedeli olmak üzere, toplam; 10.000 TL tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu davada ileri sürdüğü adi ortaklık iddiasını ve makinaların birlikte alındığı iddiasını kesinlikle kabul etmediğini; şayet bu iddia doğru olsa bile, her iki talep yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini; davacı iddialarını yazılı belgelerle ispat edemediğinden, davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; “Yapılan yargılama ve getirilen tarafların delil olarak sundukları dosya, bilirkişi incelemeleri ve sair deliller ışığında, davaya konu malların ½ oranında ortak olduğu, tarafların beraber edindikleri, hususunun daha önce... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/375 E. - 1996/439 K. sayılı ilamı ile sabittir. Mahkememizde yapılan yargılama neticesinde de malların ortak olduğu bu dosya kapsamı ve sair deliller ışığında anlaşılmıştır. Bu aşamadan sonra sorun bedel ve kazanç kaybının tespitine ilişkin olmuştur. Konusunda uzman bilirkişiden davaya konu malların dava tarihi itibariyle değerlerini tespit etmeleri istenmiş, bilirkişi tarafından dava tarihi itibariyle değerleri 4300 TL olarak belirlenmiştir. Aynı şekilde malların kullanımı neticesinde elde edilebilecek 5 yıllık gelirde hesaplatılmış, bilirkişi kira bedeli olarak 7.464,00 TL olarak belirlemiştir. Davacı vekili, her ne kadar kazanç kaybının hesaplanmasını talep etmiş ise de, bunun hesaplanması mümkün görülmemiş, bunun yerine davaya konu malların yıllık kira bedellerinin hesaplatılması yoluna gidilmiştir. Davacı ve davalının bu malları ortak edinmiş oldukları kesinleşen dosyalar sebebiyle kabul edildiğinden, her iki bedelde 2"ye bölünerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin bütün, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, taraflar arasında görülen ve sonuçlanıp kesinleşen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin davada; davaya konu makinaların, tasfiye memuru olarak tayin edilen İcra Müdürü tarafından, umuma açık artırma yolu ile satılması, bedelin satış giderleri çıktıktan sonra taraflar arasında eşit olarak taksimi yolunda tasfiyesine karar verilmiştir.
Davacı ise, bu davada; tasfiye işleminin, makinaların davalı tarafından satılmış olması nedeniyle gerçekleştirilemediğini belirterek; makinaların satılması nedeniyle uğranılan zarar bedeli ile; yoksun kalınan kazanç kaybını talep etmektedir.
Yukarıda da açıklandığı gibi, kesinleşen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin mahkeme kararında; yoksun kalınan kazanç kaybından sözedilmemektedir. Tasfiyeye ilişkin karar, taraflar arasında kesinleşmiş olmakla; davacı, artık bu aşamada, adi ortaklık ilişkisinden dolayı yoksun kalınan kazanç bedeli adı altında tazminat talebinde bulunamaz. Mahkemece, bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, makinaların 5 yıllık kira gelirinin hesaplattırılarak, ½ oranında davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.