21. Hukuk Dairesi 2019/4831 E. , 2020/2446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki tespit davası nedeniyle verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 16/05/2019 gün ve 2018/3318 Esas - 2019/3861 Karar sayılı ilamına karşı davalılardan Kurum vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
1- İş mahkemelerinden verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında maddi yanılgı bulunması halinde usulî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş içtihatlarındandır.
Dairemizin, 16/05/2019 gün ve 2018/3318 Esas, 2019/3861 Karar numaralı ilamı ile yerel Mahkemece kurulan hükmün onanmasına karar verilmiş, onama ilamı verilen kararda davalı işyeri müteveffa ... ise de gerekçeli kararın sehven ..."e tebliğ edildiği, bu husustaki maddi hatanın giderilmesi için ... tarafından maddi hata nedeniyle dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca maddi hatanın varlığı kabul edilmeli ve Dairemizin anılan onama ilamı ortadan kaldırılmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, maddi hata talebinin KABULÜYLE, Dairemizin 16/05/2019 gün ve 2018/3318 Esas, 2019/3861 Karar numaralı ilamının KALDIRILMASINA,
2- ... İş Mahkemesinin 16/01/2018 gün ve 2016/320 Esas, 2018/11 Karar nolu ilamının incelenmesine gelince;Dava, davacının davalı işyeri nezdinde askerlikte geçen süreler dışlanmak suretiyle 20/08/1986-01/01/1996 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde “davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. HMK"nın 115.maddesine göre "dava ve taraf ehliyeti" davanın her aşamasında Mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın Mahkemece re"sen gözetilmesi gereklidir. Dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilir.
Bununla birlikte dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeli, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir. Dava şartı noksanlığı, Mahkemece davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.Husumet doğru hasıma yönlendirildiği ve bu hasmın da "dava ve taraf ehliyetine" sahip olduğu hallerde, hasmın temsilcisinde hata yapılması "temsilde hata" olup davanın "dava ve taraf ehliyeti" noksanlığı nedeniyle reddi yerine davanın gerçek temsilciye yöneltilmesi gerektiği Yargıtayın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince; davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.Somut olayda; ihtilaf konusu dönemde davacı adına ... işyeri sicil numarasıyla ... Kebap Salonu- ... ” ünvanlı işyerince Kuruma hizmet bildirilmiş olup davacı tarafından dava dilekçesinde davalı tarafın “ ... Kebap Salonu- ...” şeklinde belirtilmiş olması “temsilde hata” kabul edilerek dava dilekçesi ve gerekçeli kararların ... Kebap Salonu ünvanlı işyeri sahibi ... "e tebliğ edilmesi, ... "ün vefat etmiş olması halinde adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğ edilerek davalı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yapılacak iş; gerçek işyeri sahibi olan ... , vefat etmiş olması halinde adı geçene ait mirasçılık belgesi sağlanarak mirasçı olarak görünen kişiler davaya dahil edilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,18/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.