10. Hukuk Dairesi 2016/16873 E. , 2016/14249 K.
"İçtihat Metni"
... adına Av. ... ile ... adına Av. ... arasındaki dava hakkında ... Mahkemesinden verilen 22.05.2014 gün 2015/15-2014/865 sayılı hükmün, Dairemizin 05.11.2015 gün 2014/24386-2015/18723 sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 26.05.2016 gün ve 2016/1003-2016/276 sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, davacının yersiz ödenen primlerin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün Dairemizce, “Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 84. maddesi olup, yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi başlığını taşıyan bu maddede, yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primler, alındıkları tarihlerden on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verileceği düzenlenmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı .... Kanunu ile 506 sayılı Kanunun 84. maddesi hükmü yürürlükten kaldırılmış ve konu 5510 sayılı
./...
Kanunun “prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler” başlıklı 89. maddesinde benzer nitelikte düzenleme yapılarak, yanlış veya yersiz alınmış olduğu saptanan primlerin, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine yasal faizi ile birlikte geri verileceği hüküm altına alınmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesi ise, “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” hükmünü içermekte olup, somut olayda, Mahkemece dava açma süresi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesi kapsamında değerlendirilerek zamanaşımının maddede belirtilen telafi edilebilir bir eksiklik nedeniyle geçirildiği kabul edilerek davanın ek 60 günlük sürede açıldığı gerekçesiyle süresinde sayılarak esastan incelenmesine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizce yapılan ilk bozma sonrası “davacıda” yanılmanın anlaşılması üzerine istirdat isteminde bulunan ve aktif dava ehliyeti olduğu işaret edilen ...tarafından süresinde dava açılabilecek olması, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesinin “aktif dava ehliyetine sahip davacıda” değil, olsa olsa “pasif husumet ehliyetine sahip davalıda” yanılma durumunda uygulanabilecek olması karşısında, aktif dava ehliyetine ilişkin yanılma, anılan maddede sözü edilen ve Mahkemece zamanaşımına ilişkin tespitlerde dayanak alınarak“ düzeltilebilecek nitelikte bir yanlışlık” olarak değerlendirilemeyecek olup, ... bağlı iken dava açıldıktan sonra 659 sayılı ... ile ...’na bağlanması da durumu değiştirmeyecektir.
Mahkemece yukarıda vurgulanan mevzuat hükümleri ve hukuki ilkeler çerçevesinde, dava tarihi 07.01.2013 olarak kabul edilerek, istirdat konusu primlerin işçi ve işveren hissesine düşen kısımlarının ne kadar olduğu ve primlerin kimler tarafından, hangi tarihte ödendiği de araştırılarak, zamanaşımı ve alacağın esası bakımından elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, “…Mahkememize ibraz edilen ...sayılı dosyası incelendiğinde, Yargıtay ilamında Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı .... resen emekliye ayırıldığını, 926 sayılı .. Yasasının 112. maddesi gereğince, mecburi hizmet süresi ile orantılı olarak sorumlu olduğunu, askeri okula başlarken alınan yüklenme senedi gereğince hesaplanan eğitim ve öğretim giderlerinden dolayı ...aiz hariç 9.468.400.000 TL borcu bulunduğunu, muhtelif tebligata rağmen borcun ödenmediğini, fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla 9.468,40 YTL hazine alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Mahkemece, askeri öğrencilere yapılan masrafların.. bütçesinden yapıldığı, tahsili yetkisinin de ....ait olduğu halde davanın ...adına açıldığı, her iki bakanlığın da genel
../...
bütçeden pay almakla birlikte... bütçesinden harcama yapılmadığı bu Bakanlığın davalıya yapılan harcamayı isteme yetkisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
4353 sayılı Yasanın 18. maddesine göre; genel bütçe içerisindeki dairelere ait hukuk ve ceza davalarında ve her türlü icra takiplerinde, bu daireler, mahkemeler, hakemler merciler huzurunda temsil görevi ... Bakanlığına bağlı ... avukatlına aittir.
Somut olayda, 926 sayılı Yasanın 112. maddesi gereğince mecburi hizmetle orantılı olarak davalı adına yapılan eğitim ve öğretim giderlerinin hesabı .... tarafından yapılmış ve istenilmiş, davalılar tarafından ödenmemesi üzerine de, belirtilen saymanlığın bağlı bulunduğu....temsile yetkili ... vekili tarafından dava açılmıştır..... adına .... tarafından yapıldığına ve tahsili de aynı saymanlık tarafından istenildiğine göre,.... aktif husumet ehliyetinin yokluğundan söz edilemez. Usul ekonomisi de gözetilerek mahkemece, işin esasına girin yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre bir . karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ire davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmeyerek karar bozulmuştur. 08/11/2012 tarihinde karar kesinleştikten sonra hazine tarafından süresi içerisinde 07/01/2013 tarihinde Mahkememize dava açılmıştır.
Burada tartışılması gereken husus alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığıdır.
659 sayılı Kararname yürürlüğe girmeden .... bağlı bulunmaktaydı, bu duruma göre dava... tarafından .... karşı açılmıştır.
659 sayılı ....yürürlüğe girdikten sonra yani 17 İş Mahkemesinin 2012/557 sayılı dava dosyası açıldıktan sonra yürürlüğe girmiş ve .... bağlanmıştır. Bu nedenle 17 İş Mahkemesi tarafından .... aktif husumet ehliyetinin olmadığı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Burada davacının 659 sayılı ..... ile taraf değişikliği sonucu aleyhine durdurma olması söz konusu olamaz. Ayrıca 17 İş Mahkemesinin 08/11/2012 tarihli onama kararı üzerine süresi içerisinde Mahkememize dava açılmıştır.
Aktif husumet ehliyeti 659 sayılı KHK ile değiştirilmiş olduğundan zamanaşımı iddiasının reddine karar verilmiştir.
Mahkememize ibraz edilen 25/09/2013 tarihli bilirkişi raporuna 6.053,64 olarak hesaplanmış ise de işveren hissesi olarak dikkate alınmıştır. Davalı kuruma primlerin işveren hissesine ilişkin 6.053,64 TL. alacağı olduğu belirtilmiş ise de zamanaşımı Mahkememizce kabul edilmediğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin ... Karar sayılı ilamı ile, Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz
.../...
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 84. maddesi olup, yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi başlığını taşıyan bu maddede, yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primler, alındıkları tarihlerden on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verileceği düzenlenmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı .... ile 506 sayılı Kanunun 84. maddesi hükmü yürürlükten kaldırılmış ve konu 5510 sayılı Kanunun “prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler” başlıklı 89. maddesinde benzer nitelikte düzenleme yapılarak, yanlış veya yersiz alınmış olduğu saptanan primlerin, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, payları oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine yasal faizi ile birlikte geri verileceği hüküm altına alınmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesi ise, “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” hükmünü içermekte olup, somut olayda, Mahkemece dava açma süresi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesi kapsamında değerlendirilerek zamanaşımının maddede belirtilen telafi edilebilir bir eksiklik nedeniyle geçirildiği kabul edilerek davanın ek 60 günlük sürede açıldığı gerekçesiyle süresinde sayılarak esastan incelenmesine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizce yapılan ilk bozma sonrası “davacıda” yanılmanın anlaşılması üzerine istirdat isteminde bulunan ve aktif dava ehliyeti olduğu işaret edilen İçişleri Bakanlığı tarafından süresinde dava açılabilecek olması, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 158. maddesinin “aktif dava ehliyetine sahip davacıda” değil, olsa olsa “pasif husumet ehliyetine sahip davalıda” yanılma durumunda uygulanabilecek olması karşısında, aktif dava ehliyetine ilişkin yanılma, anılan maddede sözü edilen ve Mahkemece zamanaşımına ilişkin tespitlerde dayanak alınarak“ düzeltilebilecek nitelikte bir yanlışlık” olarak değerlendirilemeyecek olup,.... bağlı iken dava açıldıktan sonra 659 sayılı KHK ile ...’na bağlanması da durumu değiştirmeyecektir.
Mahkemece yukarıda vurgulanan mevzuat hükümleri ve hukuki ilkeler çerçevesinde, dava tarihi 07.01.2013 olarak kabul edilerek, istirdat konusu primlerin işçi ve işveren hissesine düşen kısımlarının ne kadar olduğu ve primlerin kimler tarafından, hangi tarihte ödendiği de araştırılarak, zamanaşımı ve alacağın esası bakımından elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
..../...
Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce Yargıtay ilamına direnilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile direnme kararı verildiği anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar karşısında, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 28.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...