3. Hukuk Dairesi 2013/10466 E. , 2013/11307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/302 E.; 2006/277 K.sayılı ilamına dayanarak müvekkilleri aleyhine ilamlı icra takibi başlattığını, takipten sonra müvekkillerinin davalıya 2.500,00 TL ödediğini ve takibin bu ödeme ile sonlandırılacağı hususunda taraflar arasında anlaşma sağlandığını ancak davalının anlaşmaya aykırı şekilde icra takibini sonlandırmadığını iddia ederek; müvekkillerinin takip konusu borçtan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini, bu talep kabul görmez ise takibin 2.500,00 TL"lik kısmı yönünden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; borçlu tarafın müvekkiline ödeme yapmadığını, davacı tarafın borçtan kurtulmak maksadıyla ödeme iddiasını ileri sürdüğünü, davacı tarafın iddialarını yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, bu hususta tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dinlenen tanıkların beyanlarından davalıya 2.500,00 TL ödendiğinin anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile; ... 2.İcra Müdürlüğü"nün 2010/2595 Esas sayılı takip dosyasında davacının takip alacağı olan 2.500,00 TL"lik kısmında borçlu olmadığının tespitine, bu miktar yönünden takibin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; ödeme iddiasının tanıkla ispat edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)
Kural olarak; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. (HMK m. 200/1; HUMK m. 288)
Hukuki işlemin miktar ve değerinin HMK m. 200/1"deki sınırı geçip geçmediği, hukuki işlemin yapıldığı zamanki durumuna göre belirlenir.
İstisnai olarak; senet alınmasının imkansız olduğu bazı hallerde ise değeri HMK. m. 200/1 hükmündeki tutardan fazla olan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Kanun, tanıkla ispatın mümkün olduğu halleri sınırlı yani tahdidi olarak saymış olup, bunlar dışındaki haller istisna olarak kabul edilemez.
Buna göre; miktar ve değerine bakılmaksızın, yakın hısımlar arasındaki hukuki işlemler, senede bağlanmaması teamül olan hukuki işlemler, yangın, deniz kazası ve deprem gibi senet alınması mümkün olmayan haller, hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu ve aşırı yararlanma halleri, hukuki işlemlere ve senetlere karşı 3. kişilerin muvazaa iddiaları tanıkla ispat edilebilir.
Akdi ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için davacı tarafından yazılı delil başlangıcına dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir.
Somut olayda; davacı taraf davalıya 2.500,00 TL ödeme yaptığını iddia etmiştir. Ödemenin hangi tarihte yapıldığını açıklamamıştır. Ancak eldeki dava 08.06.2011 günü açıldığına göre ödemenin bu tarihten önceki bir tarihte yapıldığı açıktır. 2011 yılı itibariyle tanıkla ispat sınırı 590,00 TL"dir.
Davacı tarafından yazılı delil veya delil başlangıcı sunulmadığı gibi, tanık dinlenmesine de davalının açık onayı bulunmadığından davacı ödeme iddiasını tanık delili ile kanıtlayamaz.
Hal böyle olunca; mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı şekilde davacının ödeme iddiasının tanık beyanları ile ispatlandığı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.