3. Hukuk Dairesi 2013/9668 E. , 2013/11338 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalı ... aralarındaki alacak davasına dair ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29/07/2011 günlü ve 2009/1001 E. -2011/835 K. sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 11.04.2012 günlü ve 2011/22995 E. - 2012/9863 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin ortağı bulunduğu ... Şirketinin, imal ettiği ürünler ile ilgili olarak ... Limited şirketinden satın aldığı malzemeler nedeniyle doğan borcuna karşılık ...nolu ve 15.000 TL bedelli şirket çekinin verildiğini, çek bedelinin ise müvekkili tarafından ... Limited Şirketinin ortağı olan davalıya banka kanalı ile ödendiğini, ancak davalının bu ödemeyi ortağı olduğu şirketin hesaplarına aktarmaması nedeniyle ... Limited Şirketinin, ... Şirketi aleyhine takip başlattığını, açılan menfi tesbit davasının ise reddedildiğini, bu nedenle davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; 15.000 TL"nin havale tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkiline verdiği şahsi çeki nedeniyle doğan borcunu davaya konu havaleler ile ödediğini savunarak davanın reddini dilemiş, 21.10.2010 tarihli ikinci cevap dilekçesinde ise; davacı tarafından yapılan ödemelerin... nolu ve 15.000 TL bedelli çeke istinaden olduğunu, bu çekin bedelinin ise davacının ortağı olduğu şirketin borcundan düşüldüğünü bildirmiştir.
Mahkemece; taraflar arasında ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen menfi tesbit davasında aldırılan bilirkişi raporu ile, davalının adına yapılan ödemeyi şirket hesabına aktarmayarak sebepsiz zenginleştiğinin belirlendiğinden bahisle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizin 11.04.2012 gün ve 2011/22295 E. 2012/9863 K sayılı ilamıyla; “...Dava, BK’ nun 61.maddesi hükmü gereğince sebepsiz zenginleşme sonucu ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir. Davalı ödemenin bir borcun tediyesi için yapıldığını, şirket borcuna karşılık bir ödemenin tediyesi için yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre “... 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2008 tarih 2007/108 esas, 2008/272 sayılı kararında şirket borcunu ödemek üzere davacı tarafından davalıya ciro edilip verilmesine karşılık bu çeklerin davalı defterine kayıt edilmediği tespit edilmiştir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anılan ilamda tarafların farklı olduğu kesin delil veya kuvvetli delil olacak kayıtların davalı yönünden bağlayıcı olmadığı açıktır. Kural olarak havale bir ödeme aracı olup, paranın hangi nedenle gönderildiğinin gösterilmesi gerekir. Havale makbuzlarında paranın davacının iddiası gibi keşide edilen bir çekin tediyesi için gönderildiği belirtilmediğinden bu şekilde bir havale belgesinin bir borcun tediyesi için yapıldığının kabulü gerekecektir. Aksi kaydın ispatı MK 6, HUMK’ nun 290.maddesi hükümleri gereğince davacı tarafından yapılmalıdır.” gerekçesiyle bozulmuş, bu ilama karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Davacı vekilinin sair karar düzeltme talepleri yerinde olmadığından reddine,
Dava; davacı tarafından, dava dışı şirkete verilmek üzere havale ile yapılan ödemelerin, davalının uhdesinde nedensiz olarak kaldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine nedeniyle ispat yükü davacı tarafta iken, davalı taraf ikinci cevap dilekçesi ile havale ile yapılan ödemelerin dava dışı şirkete verilmek üzere gönderildiğini ve sonrasında bu ödemelerin mevcut borçtan mahsup edildiğini bildirdiğinden, ispat yükü davalı tarafa geçmiştir. Şu durumda, dairemiz bozma ilamındaki ispat yüküne ilişkin değerlendirmenin hataya müstenit olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki; davalı, davaya konu edilen ödemelerin davacının ortağı bulunduğu şirketin borcundan mahsup edildiğini savunarak, tarafların ortağı oldukları şirketler arasında görülen menfi tesbit davasına, ortağı bulunduğu şirketin ticari defterleri ile bu delilleri üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesine ve bu arada da yemin deliline dayanmıştır.
O halde mahkemece; ispat yükü kendisine düşen davalı tarafın tüm delillerinin usulünce toplanması ve bu deliller üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılması suretiyle hasıl olacak sonuca göre (savunmanın ispat edilememesi halinde davalı tarafa yemin teklif etme hakkı da hatırlatılarak) davanın esası hakkında bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla; mahkeme kararının, yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen değişik gerekçe ile bozulduğu anlaşıldığından, davacı tarafın bu yöne ilişen karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 11.04.2012 gün ve 2011/22295 E. 2012/9863 K sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 01.07.2013 günü oybirliği ile karar verildi.