20. Hukuk Dairesi 2014/4194 E. , 2014/6868 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar 30.05.2007 tarihli dava dilekçelerinde sınırlarını bildirdikleri ... Köyünde bulunan üç parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini; Hazine de, dava konusu yerin Hazine adına tescilini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 24.10.2008 günlü fen bilirkişi krokisinde (A1) ile işaretli 78745 m² ve (A2) ile işaretli 17027 m² yüzölçümündeki taşınmazların davacılar adına; (A3) ile işaretli 7337 m² taşınmazın ise orman içi açıklık ve tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından (A1) ve (A2) ile bölümleri yönünden temyiz edilmekle,Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.04.2011 gün ve 1729 - 4852 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle; "Mahkemece, çekişmeli (A1) ve (A2) ile işaretli taşınmazların orman tahdidi dışında kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de bir taşınmazın orman kadastro sınırları dışında kalması o yerin kişiler adına tesciline kararı verilmesi için yeterli değildir. Zilyetlik olgusunun yerel bilirkişi ve tanık beyanları dışında yöreye ait en eski ve daha yakın tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planındaki konumuna göre incelenerek belirlenmesi gerekir. Uzman bilirkişi raporunda; uygulanan memleket haritasının tarihi belirtilmemiş, hava fotoğrafı incelenmemiş, orman kadastro haritası elle boyanarak işaretlenmiş, 1986 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında taşınmazların neden tapulama harici bırakıldıkları sorulmamış, komşu parsellere ait tespit tutanakları ile varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları getirtilerek çekişmeli taşınmazların bulunduğu yönü ne şekilde okudukları değerlendirilmemiştir." şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, A1 (78745 m2) ve A2 (15853 m2) bölümlerinin davacılar adına tesciline, A3 (7337 m2) bölümü hakkında verilen karar kesinleşmiş olduğundan tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tapusuz taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmaz 1986 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında çalışma alanı sınırı dışında kaldığından ölçülmeyerek tapulama harici bırakılmış, 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları 29.12.1995 tarihinde kesinleşmiştir.Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişi kurulu tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada temyize konu (A1) ve (A2) ile işaretli taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı, 1978 ve 2000 yıllarına ait memleket haritalarında orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacılar yararına zilyedlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği, (A2) ile işaretli taşınmazın 1137 m2 bölümünün sınırdaki 106 ada 300 parsel içinde kaldığı, bu nedenle önceki hükme göre miktar farklılığı oluştuğu saptanarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına
25.06.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.