3. Hukuk Dairesi 2013/8649 E. , 2013/11407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili davacı ile davalıların, muris Mehmet Nuri Kenanlı"nın mirasçıları olup, murisin 19.09.2008 tarihinde vefat ettiğini; sağlığında el yazısı ile vasiyetname hazırlayarak, notere tevdi ettiğini ve ölümü ile vasiyetnamenin ... 13. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1226 Esas sayılı dava dosyasında açılıp okunduğunu; mirasçılardan 4/240 pay sahibi ... ile 4/240 pay sahibi ..."nın vasiyetnamenin iptali davası açtığını, bu paylar yönünden vasiyetnamenin iptal edildiğini; ancak, diğer mirasçılar TMK"nun 559. maddesi gereğince bir yıl içinde dava açmadıklarından, bu mirasçılar yönünden vasiyetnamenin kesinleştiğini belirterek; vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazların muristen intikal eden davalılar hisselerinin iptaline ve davacı müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar; dava açmamış olsalarda, diğer mirasçıların açtığı dava nedeniyle vasiyetnamenin iptal edildiğini, kendileri açısından da bu kararın bağlayıcı olduğunu savunup; davanın reddini istemişlerdir.
... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/522 Esas sayılı dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece; "Her ne kadar, davacı diğer mirasçılar yönünden süresinde iptal davası açılmadığından vasiyetnamenin kesinleştiğini ve hüküm ifade edeceğini ileri sürmüş ise de; TMK"nun 538. maddesine göre el yazısı ile düzenlenen vasiyetnamede tarihin yıl, ay ve gün olarak yazılması zorunlu kılınmıştır. Bu durumda tarihin yıl ve ay ve gün olarak bulunması vasiyetnamenin geçerlilik şartıdır. Bu ise, resen nazara alınacak bir husustur. Bu itibarla geçersiz olan vasiyetnamenin davacı mirasçı için tenfize hak verecek şekilde hüküm doğurmayacağı kanaatine varılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davada, el yazılı vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) istenilmiştir. (TMK"nun 599-600)
TMK"nun 600.maddesi, kendisine belli bir şey vasiyet edilen kimsenin, vasiyeti yerine getirmeyen mirasçılar aleyhine vasiyet edilen şeylerin teslimi için dava açılabileceğini hükme bağlamıştır.
Vasiyetnamenin tenfizi davaları (tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini de kapsadığından) nisbi harca tabidir. Dosya kapsamından; eldeki dava açılırken, davacı tarafça sadece ödenmesi gereken maktu başvuru harcı ile karar ve ilam harcının yatırıldığı görülmüştür.
492 Sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32.maddesinde; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktar ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; Harçlar Kanununun 16.maddesine göre, öncelikle davacıdan dava konusunun değerini açıklatmak, bu konuda taraflar arasında ihtilaf çıkarsa taşınmazların kıymetini keşif yapılarak belirlemek, nisbi peşin harcı ikmal etmek ve delilleri bu çerçevede değerlendirip tartışarak, sonucu dairesinde hüküm kurmak olmalıdır. Bu yön gözetilmeden, yazılı şekilde, davanın ve birleşen davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve şimdilik diğer yönlerin incelenmesine mahal olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.