17. Hukuk Dairesi 2014/10536 E. , 2016/8923 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; davacıların desteği .... kendisinin sürücü konumunda olduğu davalı ... şirketine sigortalı ....plakalı aracın yapmış olduğu kazada öldüğünü, ölüm sonucunda davacıların tek desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı.... için 2.000,00 TL ve diğer 5 çocuğu için 1.000,00"er TL olmak üzere toplam 7.000,00 TL"nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili 20/11/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 39.948,23 TL olarak belirlemiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile ... için 10.835,87 TL, davacı ... için 9.369,08 TL, davacı... için 8.391,25 TL, davacı... için 7.413,42 TL, davacı.... için 2.644,00 TL ve davacı ... için 1.294,61 TL olmak üzere toplam 39.948,23 TL"nin 12/07/2013 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal
...
faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-07.10.2004 tarih, 25606 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5236 sayılı Kanun ile 1086 sayılı HUMK’na eklenen ek madde 4 ile aynı Yasa’nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren 1.820,00 TL’na çıkarılmıştır.
Somut olayda; davacılardan ... yönünden maddi tazminata ilişkin temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
2-Davalının diğer davacılara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2.728,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 13.10.2016 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
...
KARŞI OY
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın işletenin... şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
....
Davalı ... şirketi kusursuz sorumlu olan işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminat tayin edilirken aksi belirtilmedikçe Borçlar Kanunu"nun kusura dayanan sorumluluk (TBK 49-76. md.) hükümleri uygulanır. Bu nedenle tazminatta indirime sebep olabilen TBK 51-52.maddeleri kusursuz sorumluluk hallerinde takdir edilecek tazminatlarda da indirim sebebi olabilecektir. Nitekim KTK"nın 86/2 maddesinde de işletenin sorumluluğuna bağlı olarak tazminat taktir edilirken zarar görenin kusurunun indirim sebebi olarak nazara alınacağı hükme bağlanmıştır. Destek tazminatı, destek olan adına ileri sürülen bir talep olmayıp bağımsız bir talep ise de bizzat ölenin tazminat talep etmiş olması halinde ortaya çıkacak hukuki sonuçtan daha farklı bir hukuki durum yaratılamayacağından desteğin fiil ve davranışları, TBK 51 ve 52.maddeleri gereğince destek görenlerin tazminat talepleri bakımından gözönünde bulundurulmalıdır. Zarar gören destek, kendisi tazminat talep etme imkanına sahip olsaydı kusur sebebiyle tazminatta indirim yapılacak idiyse, destek görenler lehine takdir edilecek tazminatta da indirim yapılmalıdır. Nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri de etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin tazminattan indirime sebep olacak davranışları da aynı şekilde destek görenlere yansır. Müterafik kusurun nazara alınmasının, destek tazminatının miras hukukundan bağımsız olmasına dayandırılması doğru olmamaktadır. Zira destek, kendi kusurlu hareketi ile ölümüne sebebiyet vermiş ise bu eylem hukuka aykırı olmadığı gibi teknik anlamda kusurda sayılmadığından ölümünden sorumlu tutulamayacak desteğin, destek olduğu kişilere karşı sorumluluğunun devam ettirilmesi anlamına gelir. Bu da destek görenlerin, mirasçılara karşı da bu talep hakkını yöneltmelerine imkan vermek gibi bir sonuca gider.
Bu nedenlerle ister bizzat mağdur, isterse ölümü halinde diğer hak sahipleri bu haksız fiilden dolayı tazminat talep ettiklerinde, tazminat miktarının belirlenmesinde mağdurun (desteğin) müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.