Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 23.06.2006 günü kadastro mahkemesine verdiği dilekçe ile Karalar Köyünde davacıya ait taşınmazın 1987 yılında y yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırı içine alındığını, ancak, bu çalışmanın Karalar Köyünde ilân edilmediğini, Köyünde ilân edildiğini, taşınmazın ormanla ilgisinin bulunmadığını bildirerek sınırlamanın iptalini istemiştir.
Kadastro mahkemesince davanın 6 aylık hakdüşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinden sonra dosya asliye hukuk mahkemesine aktarılmış, asliye hukuk mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesine göre 10 yıllık süre içinde açılan orman tahdidine itiraza ilişkindir.
Uğrak Köyünde 01/06/1987 tarihinde ilân edilip 01/12/1987 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 2011 yılında yapılan genel arazi kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosunda çekişmeli taşınmaz 3402 sayılı Kanunun 22/5. maddesi gereğince 174 ada 1 parsel numarasını alan sınırı içinde kalmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman bilirkişi raporlarına göre, çekişmeli taşınmazın 1987 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında sınırları içinde bırakıldığı, orman kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, Orman Kadastro Yönetmeliğinin 45. maddesine göre orman kadastrosuyla ilgili sınırların sadece orman kadastro işlemlerine ilişkin olup, köy idari sınırlarında değişiklik yapılmasını gerektirmeyeceği, taşınmaza genel arazi kadastrosu sırasında 3402 sayılı Kanunun 22/5. maddesi gereğince, daha önce kesinleşen orman parselinin tapuya aynen aktarılması sırasında yeni ada parsel numarası verilmesinin yeni bir dava açma hakkı sağlamayacağı gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 02.07.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.