Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4906
Karar No: 2011/348
Karar Tarihi: 25.01.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4906 Esas 2011/348 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Bu dava bir katkı payı alacağı davasıdır ve davacı, davalının adına kayıtlı olan bir taşınmazın yarı oranında hak sahibi olduğunu iddia etmektedir. Mahkeme, taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini ve dava konusu taşınmazın satın alınması sırasında tarafların çalışmakta olduğunu ve aynı miktarda gelire sahip olduklarını belirterek, davacının taşınmaza yarı oranda katkısı olduğuna hükmetmiştir. Dava kısmen kabul edilmiş ve davalı, davacıya belirli bir miktar ödeme yapmak zorunda kalmıştır.
Kararda geçen kanun maddeleri:
- 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 170. maddesi
- Borçlar Kanunu genel hükümleri
- HUMK'nun 74. maddesi
- HUMK'nun 83. maddesi
- HUMK'nun 428. maddesi
8. Hukuk Dairesi         2010/4906 E.  ,  2011/348 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
    ...ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Sarıyer Aile Mahkemesinden verilen 10.02.2010 gün ve 316/114 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.01.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ...ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili; evlilik birliği içinde edinilerek davalı eş adına kayıtlanan 1151 ada 18 parselde bulunan 6 nolu meskenin vekil edeninin babası tarafından verilen 10000 USD karşılığında satın alındığını, kaldı ki dava konusu meskenin alımı sırasında tarafların çalışmakta bulunduğunu ve aynı miktarda gelire sahip olduklarını, bu nedenle vekil edeninin dava konusu taşınmaz üzerinde yarı oranda hak sahibi bulunduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile ½ payın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş ve davanın değeri olarak 40000 TL göstererek bu miktar üzerinden harç yatırmıştır. Daha sonra mahkemeye sunduğu 25.11.2008 hakim havale tarihli ıslah dilekçesinde ise; taleplerini bedele dönüştürdüklerini açıklayarak, dava konusu taşınmazın mahkemece belirlenen ve 275000 TL olan rayiç değerinin yarısı olan 137500 TL"nin davalıdan alınarak vekil edenine verilmesi talebinde bulunmuştur.
    Davalı ... vekili ise; dava konusu taşınmazın vekil edeni tarafından 2.8.1996 tarihinde edinildiğini, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen bir malın edinilmesinde katkı sağlandığına dayanılarak iptal tescil isteğinde bulunulamayacağını, kaldı ki davacının bu malın edinilmesinde hiç bir katkısının olmadığını, taşınmazın vekil edeni ve onun ailesinin yaptığı yardımlarla satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş davacı tarafın ıslahla taleplerini bedele dönüştürmelerinden sonra ise; söz konusu ıslahın 13.10.2003 tarihli oturum tutanağından da anlaşılacağı üzere mahkeme hakiminin yönlendirmesi ile yapıldığını belirterek usulsüz ıslahın dikkate alınmaması gerektiğini bildirmiştir.
    Mahkemece, “ Davanın kısmen kabulü ile 123750 TL"nin 9.6.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 17.11.1992 tarihinde evlenmiş, 31.1.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi sonucunda 5.4.2007 tarihinde boşanmışlardır. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; dava konusu olan taşınmazın SS Yıldız Konut Yapı Kooperatif üyeliği şeklinde bitmiş, daire olarak 2.8.1996 tarihli devir sözleşmesi ile davalı tarafından satın alındığı ve daha sonra kooperatifin yaptığı tahsise dayanılarak davalı adına 1.10.2002 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönem içerisinde 1996 yılında satın alındığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca ve Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli bulunduğu dönemde karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, tanık beyanları ile bilirkişi raporları dikkate alındığında; tarafların evlendikleri tarihten taşınmazın satın alındığı tarihe kadar çalıştıkları, düzenli gelir elde ettikleri ve elde ettikleri gelirlerden, kişisel harcamaları ve davalı kocanın iaşe yükümlülüğü de gözetildiğinde ayrı ayrı tasarruf edebilecekleri miktarın birbirine çok yakın değerler olduğu, dava konusu taşınmazın bitmiş halde ve tanık Selma Curti’den alınan 10000 USD borç para da kullanılmak suretiyle satın alındığı, beğenilmeyen bazı bölümlerde satın almadan sonra birtakım değişiklikler yapıldığı ve bu değişiklikler için yapılan harcamaların ağırlıklı olarak davacı kadının ailesince karşılandığı ve tanık Selma’dan borç alınan paranın 9500 USD sinin daha sonra davacının babası tarafından ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının dava konusu taşınmazın edinilmesine yaptığı katkı payının % 45,27 olduğuna ilişkin değerlendirme ve kabulde temyiz edenin sıfatı dikkate alındığında bir yanlışlık bulunmamaktadır.
    Davacının yapmış olduğu ıslahın 13.10.2008 günlü oturumda mahkemenin yaptığı yönlendirmeye dayandığı ve bu nedenle dikkate alınmaması gerektiğine ilişkin karşı koymaya gelince; HMUK nun 83. maddesinde aynen: “ İki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir....” denmektedir. Islah talebinin karşı tarafın kabulüne bağlı olduğuna veya mahkemenin hatırlatması ile yapılamayacağına dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Hangi nedenle yapılırsa yapılsın, bir taraf işlemi olan ıslah yapıldıktan sonra geçersiz sayılması ve dikkate alınmaması düşünülemez. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın ıslah dikkate alınarak sonuçlandırılmasında da bir isabetsizlik yoktur.
    Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilerek harçlandırılan miktar 40000 TL olduğu ve ıslah dilekçesi ile talep edilen 137500 TL ile dava açılırken belirtilen ve harçlandırılan değer farkı üzerinden harç ikmali sağlanmadığı ve ayrıca ne dava dilekçesinde ne de ıslah dilekçesinde faiz isteğinde bulunulmadığı (dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde faiz isteğinde bulunulmadığına göre; hiçbir geçerliliği bulunmayan 3.7.2009 hakim havale tarihli dilekçede faiz istenmiş olmasının bir önemi yoktur) halde HUMK.nun 74. maddesi hükmünün göz ardı edilmesi sonucunda istekten fazlaya hükmedilmesi doğru değildir.
    Bundan ayrı; evlilik birliği içinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde edinilen bir mal varlığına yönelik olarak açılan katkı payı alacağı isteğine ilişkin davalarda Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğine göre; katkı payı alacağının belirlenmesinde dava konusu taşınmazın dava tarihinde sahip oldukları değerinin esas alınması yasal gerekliliktir. Dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin 175000 TL olduğu usulüne uygun şekilde belirlendiğine ve bu değer belirlemesine ilişkin olan İnşaat Yüksek Mühendisi Serdar Sarıakçalı, Kadastro Teknisyeni Tahsin Korkmaz ve Mülk Bilirkişisi Suphi Soylu tarafından düzenlenen 9.6.2008 günlü rapora karşı gerekçeli bir biçimde karşı konulmadığına göre, davacıya ait katkı payının belirlenmesinde taşınmazın dava tarihinde sahip olduğu 175000 TL değer yerine, söz konusu raporun düzenlenme tarihindeki değeri olan 275000 TL"nin esas alınması sonucunda yazılı biçimde karar verilmesi de isabetsizdir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün kabule ilişkin bölümünün açıklanan nedenlerle ve HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.837,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 5.513,05 TL’nın temyiz eden davalıdan alınmasına ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine 25.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi