8. Hukuk Dairesi 2010/5830 E. , 2011/350 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün ve 499/174 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.01.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacılar vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalıların miras bırakanı ... adına tapuda kayıtlı bulunan 676 sayılı parselin vekil edenlerinin miras bırakanı Veli Yavaş tarafından satın alındığını, kayıt maliki ...’un 1974, muris Veli Yavaş’ın ise 1999 yılında öldüğünü, böylece zilyetliğin vekil edenlerinin miras bırakanı Veli Yavaş’dan vekil edenlerine geçtiğini, kayıt maliki ...’un ölüm tarihinden tapuda intikalin görüldüğü 10.4.2006 tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık sürenin dolduğunu ve 1965 yılından beri vekil edenlerin murisi ile davacılar tarafından kullanıldığını, ancak kayıt maliki mirasçıları tarafından 10.4.2006 tarihinde elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olacak biçimde parselin intikalini yaptırdıklarını açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edenleri adına murisin veraset belgesindeki payları oranında adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; iddianın doğru olmadığını, tapulu taşınmazların TMK. nun 706, BK. nun 213, TK. nun 26 ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri gereğince ancak resmi şekilde satışlarının yapılabileceğini, davacıların miras bırakanı Veli Yavaş’ın kayıt maliki ... ’in damadı olduğunu, kayınbaba – damat akrabalığından dolayı davacıların babasının kışlık ununu tedarik etmesi için dava konusu taşınmazın bir kısmında tarım yaptığını, kök murisin ölümünden sonra ise de, dava konusu taşınmaz, fakir olmalarından dolayı mirasçılardan ... (davacıların annesi)’ın zilyetliğine geçtiğini, bu zilyetliğin hiçbir zaman malik sıfatıyla olmadığını, sadece ekonomik açıdan durumlarının iyileşmesi için yapılmış bir zilyetliğin nakli olduğunu, iyi niyetle yapıldığını, davacıların fakirlikten kurtulmaları amacıyla taşınmazdan yararlanılması için kendilerine verildiğini, davacıların ve murislerinin fer’i zilyet olduklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK.nun 713/2. fıkrasında açıklanan “…maliki 20 yıl önce ölmüş bulunan ve bu nedenle tapu kütüğünün hukuki değerini yitirdiği …” gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
TMK. nun 713/2. fıkrasında açıklanan üç ayrı hukuki sebep nedeniyle bir yerin kazanılabilmesi için aynı kanunun aynı fıkrasında açıklanan koşullar yanında aynı zamanda TMK. nun 713/1. fıkrasında öngörülen aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetlik ve 20 yıllık kazanma süresinin de oluşmuş bulunması gerekir. Ancak bu şekilde anılan ikinci fıkra gereğince taşınmaz edinilebilir. Her ne kadar harici satışın yapıldığına ilişkin satış belgesi yok ise de, taşınmazın 1965 yılından beri davacıların miras bırakanı Veli Yavaş ile mirasçıları tarafından kullanıla geldiği, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerle kanıtlanmıştır. Davalı tanıklarından ... 2.10.2009 tarihinde yapılan keşifte; taşınmazın ...’ın oğlu tarafından kullanıldığını, vefat etmeden önce parselin ... ile eşinin tasarrufunda bulunduğunu, esas sahibinin yani kayıt malikinin Mübaşir ... olduğunu, kızı ...’in kocamdan boşanacağım dediğini, onun için taşınmazın Veli’ye verildiğini, Veli’nin fakir olduğunu, bu nedenle ve boşanmanın önlenmesi için dava konusu yerin ... tarafından kızı ...’e verildiğini, ...’un durumunun iyi olduğunu, mübaşir olarak adliyede çalıştığını bildirmiştir.
Bundan ayrı dosya arasında bulunan bilgi ve belgeler ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları gözönünde tutulduğunda, 1965 yılında başlayan ve devam eden taşınmaz üzerindeki zilyetliğin Veli tarafından kendi adına sürdürüldüğü, ölümüyle mirasçılarına geçtiği, kayıt maliki ...’un kızı ... adına sürdürülen bir zilyetliğin söz konusu olamayacağı açıktır. Ortada herhangi bir kiralama ve icar da söz konusu değildir. Veli ve mirasçılarının, tapuda intikalin yapıldığı 2006 yılından geriye doğru 20 yılı aşkın bir süreden beri taşınmazı kullandıkları dosya kapsamındaki bilgi, belgeler ve keşif tutanağı içeriği ile sabittir. Bu bakımdan davalılar vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Saptanan bu somut ve hukuki olgular nedeniyle davalılar vekilinin esasa ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA,
Davalılar vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; TMK.nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda; aynı kanunun 1. fıkrasındaki koşulların yerine gelmesi halinde davanın kabulüne karar verileceği açıklanmıştır. TMK.nun 713/1 fıkrası uyarınca açılan davalarda ise, yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, peşin ve eksik harcın davacı taraftan alınmasına, dava olumlu sonuçlansa bile davacı taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilir. Yüksek HGK.nun 17.2.2010 tarih ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 sayılı kararları da bu yöndedir. HGK.nun tarih ve sayısı verilen kararının kapsamı gözetilerek Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil eden davacı taraf yararına vekalet ücreti taktirine bu nedenle gerek görülmemiştir. Ne var ki, yerel mahkemece verilen hükümde eksik kalan harç ile yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline ve davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. Anılan Yargıtay uygulaması ve HGK. kararı gereğince bu husus bu nedenle bozma sebebi sayılmaktadır.
Davalılar vekilinin vekalet ücretine ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün yalnızca yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti yönünden açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 919,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2939,85 TL’nin temyiz edenden alınmasına 25.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.